Vergi Sistemi Üstüne...
Dünyayı gezmem hakkında bana en çok sorulan soru "Parayı nereden buluyorsun?" gibi, “Herkes istediği yere gitmekte özgür olmalı” dediğimde insanların bana sorduğu ilk soru “Parayı nereden bulacaksın?” Ne de olsa tüm bu insanların doyurulması, barındırılması, eğitilmesi gerek, kullanacakları sağlık hizmetleri, sosyal güvenlik vs. var.
Cevap basit: Tüm sınır kontrolleri, göçmenlik bürosu memurları ve polislerin tüm maaşları, kontroller için gerekli tüm ileri teknoloji ekipmanların masrafları, duvarlar ve çitler örmek için bulduğumuz aynı yerden. Kontrollere harcadığın parayı insanlara kanalize et oldu bitti, problem çözüldü! Göç araştırmacısı, profesör Hein de Haas'a göre “onları” dışarıda tutmak için senede 1 milyar Euro harcıyoruz. Mülteciler ve/ya ekonomik göçmenler de içeri girmek için bir milyar Euro ödüyor. Şimdi söyleyin bana, bunun neresi mantıklı?? Koca bir kaynak İSRAFI. Ve bunun sebebi ne? Göçmenlik kanunları ve vize uygulamaları ve yaptırımlar. Ve tüm bu kaynakları harcayan ve insanlara sırf bir yerden bir yere gidebilmek için kaçakçılara onca para harcatan kim? Hükûmetler. Kendin kazanmadığın parayı harcamak kolaydır tabii. Esas nokta da bu zaten: Vergi sistemi değişmeli. Benden aldıkları vergi paraları ile benim adıma duvar inşa etmeleri, göçmen bürosu memurlarının maaşlarını ödemeleri için hiçbir hükûmete onayımı vermiyorum. Vermiyorum. Bu hükûmeti ne yapıyor? Halkın iyiliği, senin iyiliğin için harcayacağını iddia ederek senden para alıp onu senin adına ahlaken katılmadığın/onaylamadığın yerlere harcayan kişiye ne denir? Bunun için bir kelime üretmeliyiz. Kimisi vergilendirmenin hırsızlık olduğunu söylüyor. Ben de buna katılıyor sayılırım ama burada bunu tartışmayacağım. Hükûmetlerin benden para almasına dahi razıyım. Hatta kendi dikte ettikleri kadar para almasına da razıyım. Ancak, o parayı benim onaylamadığım yerlere harcamalarına RAZI DEĞİLİM. Üzgünüm ama değilim. Önerim şu: Para vereyim, vergi vereyim, istedikleri kadar da vereyim ama her kuruşunun nereye gideceğini BEN dikte edeceğim. Kontrollere, göçmen bürosu memurlarının maaşlarını ödemeye, duvar inşa etmeye para ödemek isteyen varsa buyursun. Bunlar olmazsa kendini tehdit altında hisseden insanlar var. Askere para vermek isteyen versin. Havaalanlarındaki güvenlik makinelerine para vermek, orada burada her yerdeki güvenlik görevlilerine maaş bağlamak isteyen varsa buyursun. Devleti adına bin odalı saray isteyen varsa da buyursun vergilerini onun için ödesin. Sadece beni bunlara mecbur etmeyin. İstemediğim, onaylamadığım yerlere benim vergimi harcamayın. Birinden para alıp istediği yere harcamaya da kimsenin, seçilmiş biri dahi olsa, hakkı olmamalı zaten. İnternet üzerinden bir vergi sistemi düzenlemek için teknolojik olarak yeterince ilerlediğimize eminim. Hükûmetler hesap kitap yaparlar, harcamaların bir listesini yaparlar, neye ne kadar lazım ve belli amaçlar için ne kadar para gerektiğini yayınlarlar. Sonra insanlar bunu inceleyip internetten değdiğini düşündükleri amaçlara dağıtarak, ödedikleri verginin nereye harcanması gerektiğine inanıyorlarsa ona göre yatırırlar. Bu kadar basit. İtalya'da kısmen uygulanıyor önerim. Ödemeniz gereken verginin binde beşini dilediğiniz bir STK'ya verebiliyorsunuz. Bunun binde bin olmaması için hiçbir neden göremiyorum. “Hiç kimsenin para ödemeyeceği şeyler olacaktır,” dersiniz belki. Mesela?... Eğer yapılması gereken bir şey varsa, inanın bana, parasını oraya yatırmaya hevesli insanlar da olacaktır. Ve eğer insanlar oraya para yatırmıyorlarsa, gerçekte değmeyen bir şeydir. Veya oraya harcanması gerektiğine inanıyorsanız o parayı bu düşünceyi paylaşan kişilerden bulmalısınız, bunu istemeyen insanların parasını zorla alıp harcamak "demokrasi" değil. Ben askeriyeye bir kuruş vermeyebilirim ama orada tüm vergisini askere yatıracak bir sürü insan var. Ve evet efendim, her şeye karışacağım, benim adıma yapılan her işte benim sözümün geçerli olması lazım. Ve BENİM paramın (yani vergimin) nereye harcandığı konusunda söz sahibi olmak/kontrolü elimde tutmak istiyorum. Var mı bir itirazınız? Çok dert etmenize gerek yok. Herkes benim gibi değil. İnsanlar aldırmıyorlar, böyle banal konularla rahatsız edilmek istemiyorlar. Sadece parayı verip gerisini başkasının düşünmesini tercih ediyorlar. İnsanlar etliye sütlüye karışmamayı, suya sabuna dokunmamayı tercih ediyorlar. Dolayısıyla sorun yok. Yapılması gerektiğini düşündüğünüz şeyler için kaynaksız kalmazsınız. Yani İtalya'da herkes vergisinin binde 5'ini aldırdığı bir amaç için kullanmıyor. Eğer bir şey demezsen devlet o parayı Kilise'ye veriyor. Önemli olan senin paranla ne yaptıklarını bilmen ve bunu kontrol edebilmen. En azından buna kapasitesi olanların edebilmesi. Vergilerinin binde bini üstünde söz sahibi olabilseler de nüfusun çoğunluğu buna aldırmayacaktır. Oysa para ile ne yapacağına karar vermek çok önemli. Bugün hukûmetler onu her tür talan için kullanıyorlar. Her şey parada bitiyor. Parayı kesersen can damarlarına darbe vurursun. Parayı kontrol edersen hükûmeti kontrol edersin. En azından bir noktaya kadar. Aksi taktirde, hükûmet seni kontrol eder. Zaten olan da o. Atasözü “Parayı veren düdüğü çalar” der. Oysa biz hem parayı veriyoruz, daha doğrusu onlar (yani hükûmetler) hem parayı bizden zorla alıyorlar, hem de düdüğü kendileri çalıyorlar. Ayıp. Yüzsüzlüğün de bir sınırının olması lazım. Onlar düdüğü çalıyor ve sen onların çaldığı düdükle dans etmek zorunda kalan maymun oluyorsun. Eğer parayı sen vereceksen, en azından düdüğü sen çalmalısın. Ve bu da ancak paralarının nereye gitmesi gerektiğine insanlar kendileri karar verdiği zaman sağlanabilir. |