Kitaplar
Başkasına Ver
Not: Aşağıda yazılanlar ancak eğer önce Para kısmını okumuşsanız bir anlam ifade edecektir. Fikri aptalca bulabilirsiniz, kendiniz uygulamak istemeyebilirsiniz, ve zaten bu noktada çoğu insan için pek mümkün değil, ne de olsa onlar kendi maaşlarını başkasına verirlerse birinin de onlara maaş vermesi lazım ve henüz bunu yapacak birileri yok. Oyunu ben başlatıyorum. Benim kazanmam gereken parayı başkasına verin. Hiçbir yayıncı, büyükler dahi, bana yasal uyarı olmadan veya benim defalarca istemem gerekmeden paramı ödemedi zaten. Ekstra, sıra dışı bir ödemeden bahsetmiyorum, kendi koşullarına göre kendi hazırladıkları ve imzaladıkları standart bir sözleşmede bana ödeyeceklerini vaat ettikleri bir parayı ödemediler. Borç verdiğim bir kişi hariç, kendi param için resmen yalvarmam gerekmeden bana paramı geri vermedi. Yakın zamanda içinde kiracı olan bir ev aldım. (Yani aldık tabii. Ama Türkiye'de olduğu için tapu senedinde benim adım var.) Biz gidene kadar otursun dedikti, o da kirayı ödemiyor. Ya ben lanetlenmişim ya da borçlu oldukları parayı ödemeyen çok fazla insan var. (Veya benim bu fikri oluşturup güçlü bir şekilde savunmam için bir kumpas/katakulli olabilir tabii!) Haksızlık etmeyeyim şimdi. Üniversitede çalıştığım on yıl boyunca hükûmet paramı zamanında ödedi ama o da kendi kazandığı parayı ödemiyor tabii. Silah zoruyla topladığı havadan gelen paralarla ödediği için pek derdi yok. Onun dışında, bana emeğimin karşılığını veren bir tek kocam oldu. Bir gün kendimi değersiz hissediyordum. Özgür ve bağımsız bir kadınken kendimi kırsalda tam zamanlı ev kadınlığı yaparken bulmuştum. Kocam işe gidiyor para kazanıyordu, bense eve tıkılıp kalmıştım. O günün akşamı ona bir nutuk çektim, “Evde her işi ben yapıyorum, yemek, bulaşık, çamaşır, temizlik, bir de çocuk yetiştiriyorum; ama bana para veren yok. Ben de aile olarak yaşantımızın kalitesine seninle aynı derecede katkıda bulunuyorum. Senin kazandığın paranın hadi yarısı olmasa da üçte biri bana maaş bağlamalısın,” diye. Baktım ertesi akşam para çekip getirmiş, elime saydı. Ben de “Yıkıl karşımdan” dedim. Ne yapayım parayı onun cebinden alıp kendi cebime atıp? İhtiyacım olduğunda söylüyorum getiriyor işte eve parayı. İyi bir düzen. İşte insanın da ihtiyacı olduğunda ihtiyacı kadar para geleceğini bilmesi lazım. Yoksa yığmanın ne anlamı var? Tam zamanında üretim düzeneği. Sıfır stok. Veya tamam, mümkün olduğunca az stoklu. Şimdi... Gelelim ev kadınlığının dışında yaptığım işe. O da yazmak. Eh, dediğim gibi, yazara ödenen paraya haram diye bakılan bir dünyada yaşıyoruz. Yani birilerine yazdığı için para ödeniyor tabii, belki de benim yazdıklarım beş para etmediklerinden bana para veren çıkmamıştır. Her neyse... Zihin emeğimin ürününü bedavaya vermek istemiyorum. Bunlar benim zamanımı, hayatımı adadığım şeyler. Benim için kıymetliler. Ben de biraz olsun para kazanmak istiyorum. Sadece kazanabildiğimi görmek için. Sadece birinin yazdıklarımı para ödemeye değer bulduğunu görmek için. Yoksa ihtiyacım olduğundan değil. O zaman ne yapayım? En iyisi başka birine verin. Sadede gelirsek... Öneri şu: Kitabın ücretini IHF'e -ki benim şimdiye kadarki favori STK'm,- veya ihtiyacı olan bildiğiniz birine verin. Veya daha iyisi, sizin ülkenizden olmayan, hani bilirsiniz, sokakta para isteyerek sizi rahatsız eden birine verin. Onlara verin. Eğer içiniz rahat etmeyecekse, önce onlarla konuşun. Hayat hikâyelerini öğrenin, onların da insan olduklarının farkına varın. Ve ancak benim adıma bir başkasına ödeme yaptıktan SONRA indirin kitapları. (Burada belirtilen fiyatlar sadece öneridir. Daha çok vermemeniz için sizi tutan yok. Ve eğer imkânınız yoksa, bir şey ödemek zorunda hissetmeniz de gerekmiyor.) Evet, biliyorum, “Bu kitapların tüm gelirleri şuraya gidecektir, şu şu hayır kurumlarına bağışlanacaktır” diyebilirdim. Ama bunu yapmak istemiyorum. Birincisi, bir kurumla insanlar arasında aracı olmak istemiyorum. İkincisi, insanların sorumluluk üstlenmelerini istiyorum. Üçüncüsü, paranın daha rastgele dağıtılmasını istiyorum. Her neyse... Benim kaybedeceğim bir şey yok. Dünyanın bir şey kazanacağından da emin değilim ama kim bilir... Belki kazanır. |
Kitaplarım
|