Uzun zaman olmuştu, Yılmaz Özdil yoktu hayatımda. Kendisi en uyuz olduğum, çok rezil ve kepaze bir adam. Korkunç bir gazeteci. Onun üstüne “Bana Yılmaz Özdil Demeyin” diye uzun bir seri yazım var, o derece yani. Aslında onları “Debunking Özdil” diye bir kitapta toplasam satar mı bilmem. Sonuçta çok popüler biri ama eleştirenleri de var. Ben de onlardan nemalanabilir miyim dersiniz?
Bir arkadaş gönderdiği için okudum ama cidden "bundan sonra kim gönderirse göndersin, üstüne para almadan Özdil yazısı okumayacağım" diye yemin edeceğim sanırım artık. Konu bu sefer Ayçiçeği Yazı çok güzel elbette. Adam da boş adam değil, bilgili ve iyi de yazıyor. Ama işte aynen de bunun için çok tehlikeli. Çünkü bilimsel ve inandırıcı yazdığı için insanlara bir sürü yalan yanlış düşünceyi çok güzel satıyor. İnsanlar da, üstelik okumuş etmiş, kafası çalışan kesim de yutuyor bu adamın safsatalarını. Yazdığı hiçbir yazıda bir tek referans yok. Atıyor tutuyor bir rakamlar, şu şöyle diye iddia ediyor. Ve öyle bir otoriter ve bilgili şekilde yazıyor ki kimse sorgulamıyor bile. Tayyip düşmanlığı ve nefreti üzerine kurmuş kariyerini, iyi de nemalanıyor. Ne de olsa Tayyip düşmanı çok. Üstelik de, dediğim gibi eğitimli kültürlü bir kesim. Parası olan, onun kitaplarını alıp ona para kazandıracak da bir kesim. Dedim ya, okuduğunda çok güzel okunuyor. Yalın bir dille, basit, kısa cümlelerle yazıyor. Bilgi de veriyor. Ama tamamen yanlı, tamamen kötü bir gazetecilik onunki. Bir de korku üzerinden prim yapıyor, o da en bozulduğum kötü taraflarından biri adamın. Felaket tellallığı yaparak kendine prim yapıyor ve korkudan besleniyor. Nitekim aman bakın ben taa ne zaman dedim, bulamayacaksınız, raflar boş kalacak, aç kalacaksınız diye tellallık yapıyor burada da. Sonra iddia ediyor ki “Dünyada en çok ayçiçek yağı ithal eden ülke, Türkiye!” Ardından da alay ediyor, aşağılama politikası uyguluyor. “Anadolu'da yürürken çitlediğin çekirdeği yanlışlıkla elinden düşür, topraktan ayçiçeği fışkırır... Ama biz, ithal ediyoruz.” Sonra daha da pekiştirmek için bir kez daha yineliyor. “Hem de dünya ithalat lideriyiz” diye. Ardından da vermiş bir rakamlar. “Bütün dünyadaki ham ayçiçeği yağı ithalatının yüzde 37'sini tek başına Türkiye gerçekleştiriyor.” “AB üyesi 28 ülkenin toplam ham ayçiçeği yağı ithalatı bile Türkiye'nin ithalatı kadar etmiyor. Bütün Avrupa'nın neredeyse iki misli ayçiçeği ithal ediyoruz.” Şimdi... Dedim ya, kendi hiçbir zaman referans vermediğinden kendim bir kontrol edeyim dedim. “sunflower oil import” yazdım Duckduckgo'ya. Karşıma şu çıktı: “Top Importing Countries of Sunflower Oil” ülkeler listesi var. İthalatta dünya birincisi % 23,6 ile Hindistan. Ardından % 11,6 ile Çin var. Üçüncü % 6,1 ile İran. Ardından % 6 ile İtalya, İspanya geliyor, Türkiye % 5,3 ile altıncı sırada. Bu rakamları veren global ticaret datası toplayan tarafsız bir kurum. Hadi eski senedir filan diyebilirsiniz, orada da beş misli artış yaparak Hindistan'ı aşmış olmamız pek mümkün değil bana sorarsanız iki-üç senede. Artı, referansın nerede senin adam?? Niye kimse sormuyor ona bu soruyu? Adamın bu şekilde kafadan atması çok büyük ofsayt bir kere. Arama listesinde bir de “World's Leading Producers of Sunflower Oil” vardı. Dünyanın en çok ayçiçek yağı üreten ülkeleri. Bir de ona bakayım dedim. Sürpriz sürpriz. “5 Top Countries” listesi var. Kim bu ülkeler? Rusya, Ukrayna, Arjantin, Fransa veeeee... Sıkı durun... Türkiye! En çok ayçiçek yağı üretenler arasında 5. sırada. Bunları ben beş dakika araştırarak buldum. Ama tabii kimse o beş dakikayı harcamaya bile zahmet etmiyor. Zaten insanlar ön yargılarını onaylamak için okuyorlar. Eh bulmuşlar Özdil gibi buna çok güzel çanak tutan ve iyi de yazan birini, niye sorgulasınlar ki? “World's Leading Producers” listesinde Türkiye'nin altında bir açıklama da var. Diyor ki: “Due to huge demands for the oil, the country also imports sunflower seed from other countries. After processing the seeds, it exports processed oil and margarine to other countries.” Yani çok talep olduğu için Türkiye ayçiçek çekirdeği ithal ediyor ama sonra bunları işleyip yurt dışına satıyor. Özdil'in en kötü taraflarından biri de bu zaten. Her şeyi çok basite indirgiyor. Kompleks konularda bir noktayı ele alıp kesin bir sonuca varıyor. Zaten çıkaracağı sonuç taa başından belli her zaman. Tayyip ve yönetim tu-kaka, yaptıkları her şey yanlış. Kendisi ise aklın ve çözümün timsali! Kısaca... Özdil'in söylediklerini her zaman “take it with a grain of salt” bir tutam tuzla almak lazım, yani hep ihtiyatlı yaklaşacaksın. İtalya ile ilgili de bir yazı yazmıştı. Onda da bir sürü yanlış bilgi doluydu. Ama dedim ya, öyle bir otorite ile konuşuyor ki, inanmak işten bile değil. Ve zaten işin içinde değilsen bilmiyorsun. Ben İtalya'da yaşamasam nasıl yalanlayacağım adamın dediklerini? Bir de Fibonacci sayısına bağlamış yazısını. Sonuç çıkarırken “Fibonacci serisi hiç şaşmaz” diyor. “Hayatın matematiğidir.” Sonra da felakete hazır olmaya çağırıyor. Açıkça diyor. “... Felakete hazır olun.” En sevmediğim şeydir bu felaket tellallığı. Ha, Türkiye'de ayçiçek yağının fiyatı artmış olabilir. Tayyip'in politikaları da yanlış olabilir. Ama Yozdil'in yazılarının korkunçluğunu değiştirmez hiçbir şey. O her daim baki. Yozdil'in kendisi de korkunç bir adam. Kusura bakmasın hiç kimse. Bir daha asla okumayacağımdır. Velev ki biri onun yazılarını okuyup böyle eleştiri yazısı yazmam için para versin. Ancak o zaman. Zamanımı bu adamın safsatalarını okumak ve abukluklarını düzeltmek için harcayamam. 500 TL'den aşağısı kurtarmaz ;)
0 Comments
Your comment will be posted after it is approved.
Leave a Reply. |
|