İlk dünya turuma çıkarken alkış beklemiyordum, Milliyet'te manşet oldum, alkış aldım. Hoşuma da gitti doğrusu. İkinci dünya turuma çıkarken e şimdi ikincisini yapıyorum ya, daha fazla alkış bekliyordum. Olmadı. Bozuldum. Üçüncüsüne çıkarkense hayatımda Carlo ve kızım vardı, alkışa ihtiyacım yoktu. Hatta tam tersine, alkışı özellikle istemiyordum. Teklifler geldi (böyle deyince de ne komik duruyor :) ama “Sırf seyahat röportajı vermem” dedim ve reddettim. “Tüm dünya ülkelerini ayak bastıktan sonra pasaportlarımı yakacağım” ve “Sınırları sorgulamayan hiç kimse kendine gezgin demesin” sözlerimi yayınlamazlarsa ben yokum dedim. Biraz kışkırtmak da gerekiyor insanları. Ama bunu yapmaya cesaret edecek medya lazım! Tek istediğim bu fikirlerimi yaymaktı, bu turu sırf bunun için yem olarak kullanmak istedim. Tahmin edersiniz ki doymuş bir gezginim ben. Kime seyahatlerimi anlatıp ne böbürleneceğim? Bana sırf dünya turu yaptığım için yanaşacak kişiler istemiyorum. Uğraşamam onlarla. Ki öyle yalakalık etmeye kalkan oldu, uzaklaştırdım. Benim “davama” inanıp destek olmayacak kimse beni ilgilendirmiyor.
Arkadaşım alkış beklediğimi zannediyor, oysa ben kafama taş yemekten korkuyorum. Yani bu ortamda beklentim alkış değil, kafama taş. Şimdiye kadar çok fazla taş almadım, kimse bana pek bulaşmadığı için. Bulaşanları da usturuplu bir şekilde bertaraf ettiğimi düşünüyorum. Çünkü ben olaya sadece tek bir açıdan yaklaşıyorum. Doğuştan gelen adaletsizlik! (Buna da kimsenin itiraz edecek durumu yok.) Savunduğum şeyin daha iyi bir dünya yaratacağını iddia etmiyorum, “Bilmiyorum” diyorum. “Tek bildiğim böylesi küresel bir adaletsizliği devam ettirmek için hiçbir gerekçe olamayacağı.” İnsan hareket özgürlüğünün devletlerin öz-yönetim iradesinden üstün olduğunu söylüyorum. Eğer bu varsayıma katılmıyorsanız katılmak zorunda değilsiniz. Sadece nerede ayrıldığımızı biliyoruz, tartışmanın sonu. Yine de ne zaman Twitter'da bir şey yayınlamaya kalksam şöyle bir etrafa bakınınca korkuyorum. Ben “Merkel ve Jolie eksik söylüyorlar” diyorum, oysa birtakım insanlar onların göçmenler konusunda çok ileri gittiğini söyleyerek bu iki kadına etmedikleri hakareti bırakmıyorlar. Bu arada bu iki kadının birinin isminin Angela, diğerinin Angelina olması da çok ilginç. Melek ve küçük melek. Güzel uyuyor kanımca. Benim melek olmak gibi bir iddiam yok. Ben adaletin terazisi olmak istiyorum sadece. Alkış filan da istemem, kafama taş atmayın yeter.
0 Comments
Your comment will be posted after it is approved.
Leave a Reply. |
|