Evet, güvenlik bir histir, bir gerçeklik değil.
Oysa kimse bunun farkında değil. Oysa yanılır insan, bir hülyayı sanır ki gerçek. Bir sanrıyı sanır ki eline geçirebilir. Havaalanlarındaki güvenlik önlemlerine karşıtlığım meşhurdur. Üstüne düzinelerce yazılar, kitaplar yazmışlığım vardır. Geçen gün süpermarkete gittiğimde benzer bir şeyle karşılaştım. Şimdi... Maske Uzmanlar, WHO ve benzer büyük sağlık kuruluşları, baştan beri diyorlar ki “Maskenin koruyucu bir özelliği yok. O, eğer hasta iseniz, başkalarına bulaştırmanızı engelleyici.” Hatta sizin takmanız, sizin için koruyucu olmanın tersine, virüs bulaşacak olursa, maskeler onu tutup ağız veya burnunuzdan içeri girmesine uygun bir mekan, zıplama taşı oluşturabilir. Sonuçta ağzınızı burnunuzu tam kapayan N95 tarzı maskeler kullanmıyoruz biz sıradan vatandaş olarak. Ama gel gör de bunu insanlara anlat. Nedense, psikolojik bir nedenle elbet, bu maskelerin koruduğuna inanıyor, takıyor insanlar. Hatta arabalarının içinde maskeli insanlar görüyorum. Peki ne oluyor? Sadece atıkları arttırmaktan başka bir işe yaramıyor. Her gün milyonlarca maske çöpe gidiyor. Yani maddi anlamda harcanan paradan da bahsetmiyorum, dünyaya çöp olarak geri dönüyor tüm bu maskeler. Thor, şu anda Hong Kong'da mahsur kalmış bir dünya gezgini. Kendisinin çoğu kavramını beğenmiyorum, onaylamıyorum; ancak bu konuda onunla aynı fikirdeyim. Herkes maske takarken o ısrarla Hong Kong metrosunda dahi maskesiz dolaşıyordu. Ha, ama ne oldu? Öyle bir ortamda, mahalle baskısına uğruyorsun. Koruyucu olduğuna inandığından değil, ama fanatik bir şekilde buna inanan birinin maske takmıyor diye ona saldırması riskine girmek istemediğinden artık dışarıda takacağını söylüyordu. Şahsen ben de nadir dışarı çıktığımda alışveriş kuyruğunda tek olmuyorum, genelde benim gibi bir kişi daha oluyor ama 1-2 kişi dışında herkes maskeli. Kasiyerleri anlıyorum, onlar bir sürü farklı insanla temas halindeler. Ve zaten onlarda N95, yani doğru düzgün maskeler var. Tamam da... Gerçekten, eğer hapşırmıyorsak ve insanlarla aramızdaki mesafeyi koruyorsak bizim maske takmamız ne işe yarıyor anlatsanıza bana bir Allah aşkına! Eldiven Eldiveni de anlamsız buluyorum. Eldivenin cross-contamination, yani çapraz bulaşmaya müsait olduğu birçok yerde açıklandı, gösterildi. En öne çıkanlarından biri bir hemşirenin yaptığı demonstrasyondu. İlgilenenler internette daha fazla araştırma yapabilir konu üstüne. Eldiven, aman da öyle taktım bitti diye kullanılacak bir şey değil. Eğer mikrop virüs bulaşmasını önleme amaçlı eldiven takacaksanız onun izlemeniz gereken çok sıkı, ince kuralları var. Yani boru değil. Halbuki, genel halk ne yapıyor? Bunların hiçbirinden zaten bi-haber. İlgilenmiyor araştırmıyor öğrenmiyor. Alıyor eline takıyor, işi bitince çıkarıp atıyor. Ha, ne sağlıyor? Sahte bir güvenlik hissi sağlıyor. Bu da aslında tehlikeli. Gerçi eldivenin bir avantajı olabilir, elini yüzüne götürmeye kalktığında orada işi olmadığını fark etmelerini sağlayabilir insanların. Ama o kadar. Süpermarket Şimdi gelelim son yaşadığım olaya... Her markette olan bir olay değil. Hatta diğer marketlerde hiç başıma gelmedi. Adını vermeyeyim, bir Fransız süpermarketi. Gerçi orada da önce kimse bir şey dememişti. Sadece bir müşteri yolda durdurup “Aman da maske takmıyorsun” dedi, ben de aldırmadım. Fakat sonra ne oldu? Kasaya geldim. Kasiyer irkiliverdi. Ne maskesi ne eldiveni olmayan bir müşteri! Sanki koronavirüsün insana bürünmüş haliymişim gibi gözlerle baktı bana. Dedi ki “Maske ve eldiven takmalısın.” “Ok,” dedim. Hani şimdi oradayım zaten, olan olmuş, bir dahaki sefere artık diye. Fakat o aynı fikirde değildi. “Ben şimdi alıp getiriyorum sana eldivenleri,” dedi. “Maskeyi de sen bulmalısın.” O anda yumurtadan maske çıkaracak halim yok tabii. Bekledim. Baktım gitmiş bana eldiven diye iki küçük kare plastik torba getirmiş. Belli ki eldivenler bitmiş, kısa yol buna başvurmuşlar. “Bunlar meyve-sebze alırken kullanılmak için değil mi?” diye sordum. Yok, her zaman kullanacakmışım. Şimdi tabii kadına eldiveni, hele de bu şekilde bileği kapatmayan bir eldiveni, hele de ben alışverişimi tamamladığım noktada banda koymak üzereyken kullanmanın anlamsızlığı üstüne nutuk çekecek durumda değilim o anda. Yani zaten istesem de yapamam, İtalyancam yeterli değil. Mecburen, “gibi” yaptım. Elimin birine geçirdim ve teker teker malzemeleri banda koymaya başladım. Fakat öyle “torba eldiven” ne kadar rahatsız bir şey biliyor musunuz? Sürekli elden çıkıyor. Neyse, bir şekilde itaatkar müşteri rolümü oynadım, ödememi yaptım ve marketten çıktım. Fakat eve geldiğimde kocamla korkumu paylaştım. Artık uçmadığım, pek kimse uçmadığı, hatta uçak olmadığı için havaalanlarındaki güvenlik tacizinden rahatsızlığım geçmişti demeyeyim de en azından rafa kalkmıştı; korkarım ki şimdi daha kötüsü bizi, daha doğrusu beni bekliyor: Her gün dışarıda nasıl gezdiğimizi nizama sokmaya çalışacaklar. Yani Büyük Abi devletlerden uzun süre nefes almamız mümkün gibi durmuyor maalesef. Muska ve Dua Üstelik diyorlar, nüfusun büyük çoğunluğu % 40-70'imiz kapacağız bu virüsü diye. Artı, kaptığınızda illa öleceksiniz diye bir şey de yok. Tabii kimse gereksiz yere acı çekmek istemiyor, ben de istemiyorum. O nedenle de mümkün olduğunca dışarı az çıkıyorum, dışarıdan gelince veya dışarıdan gelen bir madde ile temas edersem elimi antibakteriyel sabunla yıkıyorum. Onun dışında gün içinde sabunla yıkıyorum. Bunları, kendi açımdan, yeterli buluyorum. Kendi önlemimi kendim alıyorum. Diğer insanlardan da tek beklediğim, burada (İtalya'da) bir densizin yaptığı gibi, kasten hastalık bulaştırmak için yüzüme öksürmeye kalkmamaları. Onun dışında kendileri ne isterlerse yapsınlar da, beni kendilerinin takıntılarına uymaya mecbur etmeseler memnun olurdum. Kim kontrol edecek insanlar daha önce kullandıkları maskeyi yeniden kullanmıyorlar diye? Kim kontrol edecek eldiveni düzgün kullanıyorlar, yanlış bir yere dokunup sonra tekrar başkasının dokunacağı ortalık mallarını ellemiyorlar diye? Gerçekten... Kim nasıl sağlayacak insanların maskeyi eldiveni kuralına uygun şekilde kullandığını? Ama yok, önemli değil zaten o. Bizim derdimiz göstermelik. İnsanlar “gibi” yaptıkları sürece önemli değil. Güvenlik bir his. Gerçek değil. Benim güvenlik ihtiyaç eşiğim düşük, maalesef çoğu insanınki çok yüksek. İşe yaramıyor bile olsa bir maske veya eldiven takıp o sahte güven duygusunu hissetmeye ihtiyaç duyuyor. Aynen havaalarındaki sahte güvenlik tiyatroları ile içlerini rahatlattıkları gibi. Ah keşke onun yerine muska takıp veya üç Kulhuvallah bir Elham okuyarak kendilerini güvende hissetseler. Siz sağ ben selamet! Sokağa Çıkma Yasağı ve Ekmek Tarafgirlik mi Sağduyu mu? Hangisi Kazanacak? Minyon Şehir Bir Dünya Gezgininin Koronaya Bakışı Bir Anarşistin Koronaya Bakışı Toplumsal Çöküntü ve At Gözlüklülük Hamiş: Yazılarımı paylaşarak veya finansal olarak bana destek olabilirsiniz. Patreon Hani ne yapayım ben de biraz yeni dünyaya uyayım dedim...
0 Comments
Your comment will be posted after it is approved.
Leave a Reply. |
|