5 Ocak akşamı duydum haberi. "Boğaziçi’nden haberin var, değil mi?" diye soruyordu arkadaş.
"Yooo," dedim. "Ne haberi? Hayırdır." "Tayyip rektör olarak BÜ ile ilgisi olmayan ve geçmişte AKP’den milletvekili adayı olmuş birini atadı. İki gündür kıyamet kopuyor." Bir anda şok oldum. İnanılmaz geldi. "Cddi mi??!! vay canına!" dedim. "Peki sebep filan var mı? Bir açıklama var mı?" Arkadaş birkaç yazı gönderdi "kayyım protestosu" ile ilgili. Bir yandan okumaya başladım, bir yandan da arkadaşa sordum: "Başka üniversite var mı böyle rektör atanan?" "Dandiklere var da büyüklere cesaret edememişlerdi," diye cevapladı arkadaş. "Gerçi seçilen rektörleri de pek sevmezdim zamanında ama tabii dışarıdan biri atanması kabul edilemez," dedim. Bu arada saat iyice geç olmuştu, sadece arkadaşın gönderdiklerine baktım, detaylı okuyamadım. Yatağa girdim. Tepki duymuştum ilk başta; yattığımda ise düşündüm... Yahu bu yazıların hiçbirinde bu adam kimdir, neyin nesidir ona dair bir şey yok. Yani bu pozisyona uygun özellikleri var mı yoksa "uzaylılar yapmış" gibi bir şey söyleyen abuk bir deprem profu vardı, onun gibi kepaze biri mi diye düşündüm. Sabah adamın CV'sine baktım, hiç de boş bir adam gibi durmuyordu doğrusu. Artı, Boğaziçinden master ve doktorası var, daha önce rektörlükleri var. Açıkçası Gülay Barbarosoğlu'nun düştüğü durumun çok daha protesto hak eden bir durum olduğunu düşünüyorum. Orada ise Mezunlar Derneği aynen gidene ağam gelene paşam demiş. Gerçi orada da bilmediğim dinamikler olabilir. Ama küstürülmüş, yalnız bırakılmış biri ile empati kuruyorum ben yakından. Bu arada Cüneyt Özdemir'deki Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Fakültesi Bölüm Başkanı Ünal Zenginobuz'u dinlerken aklıma geldi. Boğaziçi'nde Boğaziçi'nden mezun olmuş, master ve doktora yapmış kişileri öğretim üyeliğine almıyorlar. Gelenek öyle. Diyorlar ki “Git başka bir kurum da gör, ondan sonra gel buraya, verebileceğin artı bir şey olsun.” Çok da mantıksız değil aslında. Biz konuşurduk aramızda. “Kendi mezun ettiğin kişiyi yeterli görmüyorsun” demek de oluyor aslında bir anlamda. Her neyse... Diyeceğim o ki... Aynı mantık, gayet güzel olarak rektör için de geçerli olabilir, neden olmasın ki? Üniversite dışından gelen biri yeni bir şeyler getirebilir. Adamı da dinledim. “İlk 100'e sokarım” diye de çok iddialı. Ne güzel işte. Sen adama karşıysan bile bir fırsat ver yahu... Ha, yapamazsa ardından eleştirirsin, sana fırsat. Ama daha yeni atanmış, eleştirecek bir şey yapmamış, özgeçmişi de boş, oraya yakışmayan, hak etmeyen bir adam izlenimi vermiyor. Ha, bir intihal konusu var ama açıkçası eğer kaynağı yazmışsa çok da suç diye göremiyorum sanırım ben. Tabii detaylarını bilemem, belki gerçekten kabul edilemez bir şeydir, olabilir. Yine de bu protestolar bana çok abes geliyor. Gerçekten provokasyon gibi. Hele ki öğrenciler... Öğretim üyelerini anladım bir dereceye kadar da... Öğrencilere ne oluyor?? Rektörün kim olduğu seni ne etkiledi öğrencilik hayatın boyunca?? Açıkçası beni hiç etkilemedi, rektör kimmiş, ne zaman değişmiş, eskisi gitmiş yenisi gelmiş de ne olmuş hiç ruhum bile duymadı. O derece yani... Bilerek İsteyerek... Arkadaş dedi ki: "Açıkçası ben bu atamanın tepki görmesi için özellikle yapıldığını düşünüyorum. Tayyip ve ekibinin standart taktiği. Ne zaman tartışılacak ciddi bir problem olsa (Bu dönem ekonomik sonuçların açıklanıp, zamların vb yapıldığı dönem ve açıklanan enflasyon ve asgari ücret tepki yarattı) ortaya böyle tuhaf bir gündem çıkartıp işi soğutuyorlar. Bu defa beklemedikleri bir tepki oldu ve çok büyüyor." "Bilemem," dedim. Olabilir tabii. Ama ben kimseye kesin emin olmadığım sürece niyet atfetmiyorum. Ayrıca bu derece olay cidden abes. Yani bana göre. Yok öğrenciler Metallica dinlediğini söyleyen rektörü bir şarkı ile istifaya çağırmışlar falan filan... Keşke Boğaziçi Üniversitesi rektör atamasında çıkarılan yaygara başka önemli konularda çıkarılsa... Neyse, ne diyeyim, herkes kendinden sorumlu. Fakat artık ben biliyorum ki benim yanlış ve özellikle protesto edilmesi gerekli gördüğüm şeyleri çoğunluk öyle görmüyor, çoğunluğun protestosunu da ben anlamlı bulmuyorum. Yapacak bir şey yok. Taraflılık ve Gündem Ben yıllarca bas bas bağırdım: “Neden havaalanlarında güvenlik aramaları var da otobüslerde yok?” diye. Sorun havada ölmek mi? Yerde ölürsek önemli değil mi? Uçaklar bir yerden toplu yolcu alıp sonra bir noktada indirdiklerinden kolay aranabildikleri için mi yoksa? Ne de olsa her durakta yolcu indirip bindiren otobüslerde nasıl güvenlik araması yapacaksın? Artı, neden check-in'den sonra? Bizim gibi havaalanının girişinde ayrı kontrol yapan ülke yok değil ama çok az. Amerika'da yok, İngilitere'de yok. Dolayısıyla birileri istese, kalabalık bir dönemde havaalanı girişinde bomba patlatıp binlerce insan öldürebilir. Ama ne... 11 Eylül oldu, salak bir knee-jerk reaction ile sıvılar yasaklandı ve hepimiz, havaalanı kutsal topraklarına ayak basmaya kalktığımızda suçlu muamelesi görüyoruz. Yirmi sene oldu, durum iyileşmiyor, tam tersine herkesçe kanıksandı. Millet öyle doğal görüyor ki havaalanı aramalarını ve kendinin korunması için sanıyor. Her dünya ülkesine giden gezginlere “Neden havaalanlarında güvenlik aramaları var da otobüslerde yok? Sorun havada ölmek mi? Yerde ölürsek önemli değil mi?” diye sorduğumda bir an şaşalıyor ve cevap veremiyorlar ama sonra normal hayatlarına aynen devam ediyorlar. Bize dünya paraya mal olan, kendi paramızla taciz edildiğimiz, tüm dünya çapında bu abesliğe karşı kimse bana destek çıkmıyor. Kimse buna aldırmıyor ama Türkiye'de bu gibi bir şey oldu mu bir sürü destekçisi var, bir sürü like alıyor, herkes paylaşıyor. Niye? Ben niyesini de çözdüm. Çünkü taraf olmak lazım, taraftarlık yaptığında yalnız kalmıyorsun. TR'de de bir nefret öznesi var, Erdoğan, yeter ki ona taş atacak birşey olsun. Bir ara Quora'da İsrail-Filistin konusuna ilişkin yorumları okumuştum. Okuyorum okuyorum, sonra alttaki “like”lara bakıyorum. Birkaç tane “Bak çok güzel demiş” dediğim şeyin beğenisine baktım ki öylesine düşük. Sonra yüzlece like alanlara baktım. Kimisi İsrail'i övüyor, kimisi Filistin'i tutuyor. İşte o an fark ettimdi. İnsanların “like”ları tamamen kimin tarafında olduklarına bağlı. Objektif, iki tarafın da yanlışlarını ve doğrularını söyleyen postlar ise prim yapmıyor. Naparsınız dünya böyle!
0 Comments
Your comment will be posted after it is approved.
Leave a Reply. |
|