Sokağa Çıkma Yasağı ve Ekmek
Tarafgirlik mi Sağduyu mu? Hangisi Kazanacak? Minyon Şehir Bir Dünya Gezgininin Koronaya Bakışı Türkiye'de 10 Nisan'da son anda açıklanan hafta sonu sokağa çıkma yasağı sonrasında büyük olay oldu. Açıkçası ben bunu anlamıyorum. Kimse beni o kalabalığın içinde olmaya zorladı mı? Zorlamadı. Dolayısıyla da şikayet etme gibi bir derdim olmaz, olamaz. Ha, diyebilirsiniz ki “Onlara bulaşacak, onlar da bize bulaştıracak, yayılıp duruyor, buna fırsat yaratıldı.” Sanırım ben anarşist olduğumdan, hükümetin beni doğal bir virüsten korumasını beklemiyorum. Üstelik diyorlar, nüfusun büyük çoğunluğu % 40-70'imiz zaten kapacak bu virüsü. Hatta şahsen bizim evde kapmamış olduğumuzdan bile emin değilim. Artı, kaptığınızda illa öleceksiniz diye bir şey de yok. Tabii kimse gereksiz yere acı çekmek istemiyor, ben de istemiyorum. O nedenle de mümkün olduğunca dışarı az çıkıyorum, dışarıdan gelince veya dışarıdan gelen bir madde ile temas edersem elimi antibakteriyel sabunla yıkıyorum. Onun dışında gün içinde sabunla yıkıyorum. Bunları, kendi açımdan, yeterli buluyorum. Kendi önlemimi kendim alıyorum. "Kişisel sorumluluk" kavramı benim için çok önemli. Ha, hükümetten hiçbir şey beklemiyor muyum? Bekliyorum. Çünkü istemim dışında bu sisteme mahkumum, vergi ödüyorum. O nedenle yollar delik deşik olunca (İtalya'da) kızıyorum. O nedenle hastaneler düzgün çalışmayınca (İtalya'da) kızıyorum. Çocuklar bedava okusun diye vergi verip devlet okulları berbat olunca kızımı özel okula göndermek zorunda hissedince kızıyorum. Bunların hiçbirini devletin yapmasını beklemiyorum ve istemiyorum aslında. Ama bana zorla vergi dayatıyorsa eşşek gibi yapmalı. Ha, yapmıyor; ama benden silah zoruyla para almayı biliyor. Orada köpürüyorum yaa köpürüyorum. Hadi vergi alsınlar, ödeyeyim, ona çok bir itirazım yok aslında. Benim vergilerimi kendi kafasına göre harcamalarına da köpürüyorum. O nedenle Yeni bir Vergi Sistemi getirilmeli diyorum. Diyorum ama hiç kimse de paylaşıp bu harika fikri yaymaya yardımcı olmuyor, herkes statükoda takılı. İtiraz ederlerse yine statükonun belirlediği çerçeveler içinde itirazları. Bunlara köpürüyorum Ama... Devletin bana korona kapmayacağım diye bir garanti vermesini, beni koronadan korumasını beklemiyorum. Ha, hastalanırsam, iyileşmem için bana makul bir sağlık hizmeti sunmasını bekliyorum. Çünkü dediğim gibi benden bunun için istemim dışında kaba güçle vergi topluyor. Ama o kadar. Gerisini hayatın takdiri veya ilahi takdir diye kabul ediyorum. Tevekkülün çok önemli bir erdem olduğunu düşünüyorum, çoğu insanda eksik olan bir erdem. Yasaklar Çoğu insan bu erdeme sahip olmadığı için başına her ne gelirse gelsin suçlayacağı bir merci arıyor. Eh, tabii bir yere kadar haklılar. Hükümetler, bizi yönetme sevdasına bu işe soyunmuşlar, sonuçlarına da katlanacaklar. Fakat olan yine bize oluyor. Neden? Çünkü herkes, özellikle de politikacılar, öncelikle kendi, afedersiniz “kıçlarını” korumak istiyorlar. Eh, ne oluyor, yasak koyuyorlar. Çünkü onlardan beklenen şeyler var. İşe yarasın yaramasın, bir iş yapıyormuş gibi görünmeli. Peki yasak konulunca ne oluyor? Dünyada cins cins insan var, o cinslere göre listelemek lazım: 1) Yasak konduğunda bile anlamayacak cahiller var, 2) Yasak konsa bile aldırmayacak vurdumduymazlar var, 3) Sıkı yasak koyarsan uslu uslu uyacaklar var, 4) Amerika'da olduğu gibi yasaklara karşı çıkan, özgürlüklerinin kısıtlanmasını kabul etmeyen, dışarı çıkmak isteyen ve çıkan insanlar var. John Oliver'ın, galiba Coronavirus III (https://www.youtube.com/watch?v=ElIf2DBrWzU programında vardı. Adam “Torunlarımın dedem ölmekten korktuğu için aç kaldık demesini istemem, ölümü göze alırım” diyordu. Eh tüm bu cins cins insanları tatmin edecek ve hepsini bir kalıba sokacak şekilde kural koymak zor. Ben yasak taraftarı değilim, insanları eğiterek sonra kendi yargılarına bırakma taraftarıyım. Yasak koyarak hiçbir şey çözmüyorsunuz. Yani geçici rötuşlar atılıyor ama altta yatan önemli sorun aynen kalıyor. İnsanlar hep daha büyük bir güce, hükümete, büyük abiye ihtiyaç duyuyor. Kontrol Ha iyi, tamam, yasak getir. Her şeye, insanların her hareketine yüzlerce yasak koy. Tabii bunları denetlemen de lazım sonrasında. Bunca insanın hareketlerini, evden çıkıp girişini kontrol etmekle başa çıkamazsın. Ben ki havaalarında güvenlikleri ile derdim vardı, şimdi resmen tüm hayatımıza yayılmaya doğru gidiyor bu kontrol mekanizması. Şimdi süpermarketlere değil, sokağa maskesiz çıkman yasak olacak. İyi güzel. Koydun tüm yasakları, kuralları. Hepsi düzgün, yerli yerinde. Yine de, insanlar iflah olmaz. Korkup aldırmaz. Kuralları çiğner. Her zaman olacak öyleleri. Evde oturmaları bangır bangır söylense bile hafta sonu hava güzel olduğu için piknik yapmaya çıkacak insanlar var. Eğer yasak olmasa... Burada (İtalya'da) da Paskalya olduğu için milletin dışarı çıkacağını biliyorlar. Eh, bizim hükümet (TR) de hava güzel olunca hafta sonunda milletin sokaklara döküleceğini piknik yapacağını görmüş. Engel olmak istemiş, ama sonrasında marketler önünde izdiham yaşanınca kıyamet kopmuş. Burada Paskalya'da daha fazla denetim yapılmış, normalden dört misli ceza kesilmiş. Benim yakınımda bile yapıyor insanlar. Kayınvalide 86 yaşında. Dışarı çıkmaması lazım, aşikar. Tamam, oğulları veya torunları arada ihtiyaçlarını götürüyor, gönüllüler alışverişini yapıyor. Peki Paskalya'da ne oldu? İki torunu ziyaretine gitmiş. Gerekli mi? Elbette hayır. Gerekli ise sadece birinin gitmesi yeterli, ikincisi gereksiz. Yani katı katıya baktığında yapılmaması gereken bir şey. Peki cidden gereksiz mi?? İnsanın maddi ihtiyaçları dışında manevi bazı ihtiyaçları da var ve bazen onlar ağırlık kazanıyor. Paskalya onlar için önemli. Kadın bir aydan fazladır yalnız. Torunları maske takıp ziyaretine gelmiş. Tabii bununla da bitmiyor. Bir hafta sonra bizim kayınvalide kendi gitmiş süpermarkete. Yasak mı yasak. Ama sıkılmış, dışarı çıkma ihtiyacı duymuş. Risk kendinin mi? Evet kendinin daha çok. Ama toplumu tehlikeye atıyor mu? Onu da atıyor. Çünkü hastalanırsa kim bakacak ona? Toplum. Ve gereksiz yere bir makine işgal edecek ve birinin hayatına mal olacak belki. Ama bunun sonu var mı? Sınır nerede çizilmeli? Kim belirlemeli? Hadi hükümet çizdi, kuralları, yasakları belirledi. Kontrolde eksik kaldığı için yakalanmayan kaçakların yanına kaldı, yakalananlar şanslarına mı küssün? Adaletsiz değil mi bu? Madalyonun Öbür Yüzü Ha tabii bir de işin diğer boyutu var. Bu yasağı uygulayanlar kim? Yine insan. Burada (İtalya'da) yaşanan iki basit olayı anlatayım. Birinde bir doktor, ki çalışan bir doktor... Arabasında bir bozukluk varmış. Yani araba yürüyormuş ama aksamış mı ne. Doktor izinli gününde onu tamir ettirmek için bir parça almaya çıkmış. Polis çevirmiş “Ama sen şimdi çalışmıyorsun, dışarı çıkmaman lazım” diyerek ceza kesmiş. Kadın da parlamentoya yazmış, şimdi dava açmaya hazırlanıyordu. Uğraş işin gücün yoksa. Onun dışında aman bir kumsalda, etrafta hiç kimse yokken oturmuş bir kadına ceza yazmış polis. Yahu evin tam kumsalın iki adım ötesi. Issız bir yer. Çıkmışsan ne olmuş? Sosyal mesafeyi filan ihlal etmiyorsun kimseyi tehlikeye atmıyorsun. Ama ihtiyaç dışı dışarı çıkmak yasak mı? Yasak. O zaman bas cezayı. Bazı otorite sahipleri aklını kullanmayıp harfiyen kanunlara kurallara uymaya kalkınca al başına belayı oluyor birileri için. Hadi doktorun dava açtığında kazanma ihtimali var, yani o bile kesin değil bana sorarsanız ya, ve de değmeyeceği, kadının hayatından gereksiz yere fazlasıyla çalacağı da aşikar. Ama diğer kadının hiçbir şansı da yok gibi. Hakim kanunun harfine bakıyor çünkü genellikle. Çünkü yapması gereken o. Tüm bunları tartıp biçtiğimde benim vardığım sonuç tüm bu aman da iki saat öncesinden yasak getirdiler bir sürü kişinin hastalanmasına sebep oldular, aman da şunu doğru söylemiyorlar, aman da o bu şu tartışmalarının anlamsızlığı. Sar baştan kaderciliğe... Tevekkül mirim tevekkül. Sana tavsiyem tevekkül. Dünya böyle, insanlar boktan, kendine en uygun şekilde davranıp gerisini Allah'a mı kadere mi şansa mı neye istersen bırakmaktan başka yapacak bir şey yok :) Güvenlik Bir Histir Hamiş: Yazılarımı paylaşarak veya finansal olarak bana destek olabilirsiniz. Patreon Hani ne yapayım ben de biraz yeni dünyaya uyayım dedim...
0 Comments
Your comment will be posted after it is approved.
Leave a Reply. |
|