Öncelikle şunu belirtmek isterim ki Türk Hava Yolları benim gururumdu. Milliyetçiliğimden değil elbette. Benim gibi bir dünya gezgini için dünyanın en çok ülkesine uçan bir hava yolunun özel olmasından. Elbette ki hizmetlerinin kalitesi de buna ek. Dolayısıyla adlarını karalayacak herhangi bir şey yazmak istemiyordum ve bunu yapmamak için direndim. Ne var ki THY Müşteri Hizmetlerinin liyakatsiz yaklaşımı sonucu bunu yapmaya itildim.
Türk Hava Yolları ile 12 Kasım Ouagadougou-İstanbul uçuşunda “Fly Good Feel Good” kampanyasının videolarını alt yazı ile seyrettiğimde birçok Türkçe hatası ile dolu olduğunu gördüm. Alt yazıların hatalı olduğunu kısa bir yazı ve bir örnekle THY Müşteri Hizmetlerine bildirdim. “Türk Hava Yolları gibi kalitesine alıştığımız bir havayolunda böyle hatalar hayal kırıklığı oluyor,” dedim. Bu bir yılan hikayesinin başlangıcı oldu! (Hikayenin üzerinde şapka olması gerektiğini biliyorum ama elimdeki klavyede bunu yapamamam haricinde de bu konuya burada hiç girmeyelim isterseniz. Başka bir zaman elim değerse yazarım.) Yazışmaları önümüzdeki hafta içinde tüm detayları ile yayınlayacağım. Kısaca özeti ise şöyle: Birileri bu kadar kötü iş yapıp para alırken ben zahmet edip yanlışı düzeltmek için bunca özenle bu kadar uğraşıyorum, hiçbir karşılık gör(e)memek bana çok dokunuyor. İnsanları da kurumları da denerim ben arada, ne kaybederim diye düşünerek onlardan uçak bileti istedim. “Dünyanın en çok ülkesine uçan havayolu olarak Afrika'da rakibiniz yok denilebilir; ben de şu anda tüm dünya ülkelerine gitme projemde Afrika'ya yoğunlaşmış durumdayım. Önümde sizinle Cibuti, ailecek Seyşeller ve Kamerun seyahatleri var. Kalitenize katkıda bulunduğum için bana bedava bir Çad N'Djamena veya başka bir ülkeye açık gidiş-dönüş bileti verirseniz memnun olurum.” Onlara bir maliyeti olan bir şey de değil, uçak nasıl olsa gidiyor, ve nasıl olsa Afrika uçuşları hiçbir zaman dolu gitmiyor; ama yapmadılar tabii. Önemli değil, zaten yapmalarını beklemiyordum, ama kurum diliyle sanki yapamazlarmış gibi cevap verince canım sıkıldı. Dedikleri şu: “Uluslarası Hava Taşımacılığı Birliği üyesi tüm havayolları özel kurallarına tabidir ve bu kurallar arasında ücrete ilişkin genel uygulamalar mevcuttur. Türk Hava Yolları da diğer havayolları gibi bu kurallara ters düşmeyecek şekilde kendi özel kurallarını uygulamaktadır.” “Pardon... Ben ne demek istediğinizi anlayamadım,” dedim. “Kurum dilini bırakıp normal insan dili konuşsanız lütfen. Kurallarla bağlı olduğunuzu ve koskoca THY'nin istese bile ücretsiz bilet veremeyeceğini mi söylemeye çalışıyorsunuz şimdi? Yoksa biri uyduruk iş yapmış olsa bile ücreti hak ettiğini, ama bu kötü işten rahatsız olarak zaman ayırıp size yazan ve bu kabul edilemez hataları düzeltmenizi sağlayan müşterinizin hiçbir karşılığı hak etmediğini mi söylüyorsunuz? Kuru teşekkürü o kötü işi yapan kişiye etmeliydiniz, onun ücretini ise bana ödemeliydiniz. Doğrusu bu olurdu.” Aynı cümleyi yine tekrarladılar. Ben de aynı şeyi farklı cümlelerle tekrarladım: “Biri uyduruk iş yapmış olsa bile ücreti hak ettiğini, ama bu kötü işten rahatsız olarak zaman ayırıp size yazan ve bu kabul edilemez hataları düzeltmenizi sağlayan müşterinizin hiçbir karşılığı hak etmediğini, kuru teşekkürün yeterli olduğunu mu söylüyorsunuz?” dedim. Bu öyle bir-iki yazışma değil altı-yedi yazışma sürdü sanırım. Sonunda “SAHTE üzüntülerinizi de, GÖSTERMELİK özrünüzü de, KURU teşekkürünüzü de kabul ETMİYORUM!” dedim. Bir konuda inancım tamsa vazgeçmem, pes etmem. Israrlı yazılarım üstüne “en azından bir jest yapsanız biterdi” dediğimde bana bir kereliğine mahsus olmak üzere müşteri memnuniyeti sağlamak için bir hediye göndermeye karar vermişler sağ olsunlar. O noktadan sonra nasıl müşteri memnuniyeti sağlayacaklarını düşünüyorlarsa! Her neyse... Bir de yine “Geri bildiriminizde iletmiş olduğunuz aksaklığın giderilmesi için konunun ilgili departmanımız ile paylaşıldığını bir kez daha belirtmek isteriz,” demişler. “Geri bildirimimde iletmiş olduğum 'aksaklığın', yani berbat tercüme ve alt yazıların giderilmesi için konunun ilgili departmanınızla paylaşıldığından hiç şüphem yok,” diye cevaplamıştım. Ama artık şüphem var. 20 Aralık'ta Seyşeller'e uçarken düzeltmişler mi diye baktım. Yani düzeltmiş olmalarını bekliyordum; kocama sormuştum düzeltmek zor mu diye, bir dosyada basit bir değişiklik olduğunu söylemişti. O kadar basit olmasa bile, durumun vahameti ve Türk Hava Yollarının prestiji ve uluslararası düzeyde büyük bir kurum olması göz önüne alındığında bu hataları düzeltmek çok da zor olmasa gerek sonuçta. Ve bilin bakalım düzeltilmiş miydi? Hayır! Üstelik bir aydan fazla zaman geçmiş. Sanırım orada bir tek kişi dahi ne söylemek istediğimi anlamamış, nedir bu kadının bu kadar tantana yaptığı şey diye merak edip bakmaya zahmet dahi etmemiş. Neden bahsettiğimi görmeleri için yanlışları fotoğraflayıp yazmak istemiştim ama internette bulamadığım için yapamamıştım. Onun yerine İngilizce hatalarını belgelemiştim. Seyşeller uçuşumuzda Türkçe hatalarını da belgeledim. Kim yapmış bu alt yazıyı? İlkokul mezununa mı vermişler böyle bir görevi? İlkokul mezunu bile yapmaz bu hataları. Yani yapmaması gerekir. Bu kadar basit kuralları bilmeyen kişinin ilkokuldan bile mezun edilmemesi gerekir. Gerçi eğitimimiz içler acısı... Yok, lütfen bunu şimdiki hükümete mal edip eleştiri olarak kullanmaya kalkmayın hemen. Otuz-kırk sene öncesinin mezunlarında bile durum aynı. Sosyal medya ve gruplar birçok şeye ayna tutup görmemizi sağlamak için iyi oldu. Robert Kolej mezunları arasında bile durumun ne kadar vahim olduğunu anlatamam. Ayrı ve bitişik yazılması gereken -de -da eklerini en azından % 10-20 bilmiyor. İşin kötüsü aldırmıyor da. Üsküdar Amerikan, Boğaziçi Üniversitesi mezunları da keza öyle. Türkiye'nin nadide okullarından mezunlar için durum bu ise diğer okulların mezunlarından çok da fazla bir şey beklememek lazım. Yoksa THY adam yokluğu çekiyor, elemanı yok da hademeye mi yaptırmışlar bu işi? Hademeleri de aşağılamıyorum ha, sakın yanlış anlaşılmasın. Eminim hademeler arasında bu işi çok daha iyi ve az hata ile yapacak çok kişi vardır. Hatta derim ki % 75 daha iyi yapar. Hademeler arasında böyle bir test yapılsa ne güzel olurdu. Dedim ya, yanlış anlaşılmasın, hademeleri aşağıladığım sanılmasın sakın! İster çöpçülük ister terzilik ister başka bir iş yapsın... Her ne iş yaparsa yapsın işini hakkı ile, saygı ile yapan herkese çok saygım var. Ailesine ve kendisine daha iyi bir hayat sağlamak, ekmek parası kazanmak için her gün sabahtan akşama uğraşıp didinen milyonlarca milyarlarca insana saygım sonsuz. Okuma yazma bilmesi bile gerekmiyor insanların. Dünyadan bihaber bile olabilirler, Amerika nerede bilmeyebilirler, iki artı ikinin dört ettiğini bilmeyebilirler. Çölde su bulmasını ve hayatta kalmasını bilen, bitkileri tanıyan, ormanda hayvanların ayak izlerini takip edebilen kişilere de saygım sonsuz. Ancak... Büyük kurumlarda büyük koltuklar işgal edip büyük unvanlar taşıyan, takım elbise tayyör giyip büyük paralar kazanan, toplumda saygın bir yeri olan, bunlardan dolayı da kendini bir şey sanan ama o koltuklara layık olmayan kapasitesiz insanları ise ne kadar aşağılasam az geliyor. Kim yapmış gerçekten bu işi? Bildim bildim, bu görev kime verilmişse ilkokul 2. veya 3. sınıftaki kızına/oğluna yaptırmış olmalı. Çünkü THY'de herhangi bir konumda birinin bu kadar kötü alt yazı örneği sergilemesi gerçekten mümkün değil. Kim bu işi onaylayan müdür? Bir tek kişi dahi bakmamış mıdır, kontrol etmemiş midir yapılan işi? Fly Good Feel Good kampanyası Mehmet Öz iş birliği ile yapılıyor. Kaç para ödenmiş bu iş için? Mehmet Öz dünya çapında bir isim, ucuz olduğunu zannetmiyorum. THY Morgan Freeman'ı kullanıyor reklamlarında. Bu işlere bunca paralar ödenirken alt yazıların ve tercümelerin bu kadar kepaze olması kabul edilebilir mi? Tüm THY üst düzey yöneticilerine soruyorum. Kabul edilebilir mi? Bu yazıların skandal olarak değerlendirilmesi gerekiyor. Gerçekten... Skandal kabul edilmeli. Türk Hava Yolları Türkiye'nin bayrak taşıyan hava yolu! Çok mu acımasızım? Çok mu acımasızım diye sorguluyorum kendimi. Ama hayır. Kimsenin ekmeği ile oynamak da istemem; ne de olsa insanların ekmeği ile oynamanın yanlış olduğu küçüklükten aşılanmış bize. Ama böyle berbat bir işi yapan insanların işten atılmasını istemek/beklemek ekmekleri ile oynamak değil. O ekmeğe daha çok layık olan, ama kapasitesiz insanlar bu pozisyonları işgal ettiği için ekmek bulamayan bir sürü insan var ortalıkta. Asıl birilerinin ekmeği ile oynayanlar hak etmedikleri pozisyonları işgal edenler.* Onlar da aç kalmasın tabii. Ben herkesin, ama dünyadaki herkesin Universal Basic Income, yani Evrensel Temel Geliri olması gerektiğini düşünüyorum. Bugünkü teknoloji ve yaşam koşullarımız göz önüne alındığında herkesin, ama istisnasız herkesin, insanca yaşamak için yiyecek ve barınağa sahip olması gerekiyor kanımca. Bu kötü, kabul edilemez işleri yapan insanlara para verelim, yeter ki böyle kötü işler yapmasınlar! Bir havayolu dergisine verdiğim röportajda “Uganda'da gorilleri görmek istiyorum” cümlemi “Gerillaları görmek istiyorum” diye çevirmişti tercüman. Tercümanı eleştirdiğim için editörle atıştık ve röportaj yayınlanmadı. Yani ben kötü oldum. Başka bir havayolu ile röportajda yine tercüman hatası ile uğraşmak zorunda kaldım. Onlar en azından olgun davranıp söylediklerimi dinlediler ve düzelttiler. Ama ben doğru söylediğim için dokuz köyden kovulmaktan yoruldum. Ben acımasız değilim, yanlış ve kötü iş yapanlara prim yaptıran yöneticiler acımasız olan. Hizmet Bedeli Eğer THY, Türkçe ve İngilizce yanlışlarını onlara bildirdiğimde hemen düzeltse ve müşteri hizmetleri saygın bir kuruma layık davransaydı verdiğim bilgileri kullanmalarında sakınca yoktu. Ancak beni bunca uğraştırdıktan sonra onlara verdiğim bilgileri ücretsiz olarak kullanmalarına izin vermiyorum. THY'nin durumu anlaması için İngilizce hatalarını belgelemek zorunda kaldığımda “Ücretsiz bilet uygulamanız yoksa da eminim ki size hizmet verenlere ücret ödeme uygulamanız vardır” diyerek 5.000 TL ücret talep ettim. Şimdi Türkçe editörlük hizmetim içinse 10.000 TL uygun olacaktır sanırım. Bu hatalar, cümle aleme ibret olsun diye öyle kalabilir, benim için mahsuru yok. Eğer THY verdiğim bilgiyi kullanmak, yani yanlış alt yazı ve yanlış tercümelerini düzeltmek istiyorsa bunun karşılığını lütfen İş Bankası Arnavutköy Şubesi TR5600 0640 0000 1113 1020 5840 no'lu hesabıma yatırmalarını rica ediyorum. Yatırmadıkları ve bana hizmet bedeli ödemeden onlara verdiğim bilgiyi kullanarak bu hatalarını düzeltmeleri durumunda bu ücret için onlara maddi ve manevi tazminat açma hakkımı saklı tutuyorum, bunu herkese açık resmi belge olarak buraya bırakıyorum. Not: Ben Türkçemin harika olduğunu iddia etmiyorum. (Hatta kötüdür bile. Onun dışında, arada oynamayı, tam doğru olmadığını bilsem bile dili çarpıtarak yazmayı da seviyorum.) Lütfen bu sitedeki hataları bildirmekten çekinmeyiniz; ama yine lütfen kimse de bunun karşılığında bir şey beklemeye kalkmasın. Ben Türkiye temsilcisi değilim, kendimden başka kimseye yüz karası olmuyorum. Artı, kurum değilim; benim yazılarımı okuyup kontrol edecek ekibim yok; tek kişi, elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorum. Eğer bir gün hak ettiğime inandığım pozisyona gelip THY seviyesinde bir isim olacak olursam benim kusursuzluğuma katkı sağlayacak herkese karşılığını fazlasıyla vereceğimden emin olabilirsiniz. * Evet, şahsen yaram da var, kabul ediyorum. Olmasa bu kadar gocunmazdım belki. Bu kadar beceriksiz, kapasitesiz insanlar prim yaparken benim yazılarıma üç kuruş para ödeyecek kimse bulamamak, tabiri caizse “koyuyor.” Ben biri karadan biri denizden biri 3,5 yaşımdaki kızım ve eşimle üç dünya turu yapmışken hiçbir yerde, seyahat dergilerinde, gazetelerinde dahi adım geçmiyor ama tırnağım dahi olamayacak insanlar sayfalarca yazılarla boy gösteriyor. Evet, dokunuyor bana. Kim bilir belki bu yazılar vesile olur da vizyonu olan biri makul bir telif ödeyerek her ülkeye gitme misyonumun maceralarını yayınlamayı önerir. İnsan ümidi kesmiyor, kesmek istemiyor işte. Ama kestim, merak etmeyin. Benim kaderim dokuz köyden dövülerek kovulmak... Ve yalnızlık... Bir Dünya Gezgininin Yalnızlığı...
0 Comments
12 Kasım Ouagadougou dönüş seferinde inişe geçmek üzereydik, fazla zamanımız olmadığı için film seyredemeyecektim, yine de oyalanmak için önümdeki menüyü kurcaladım. “Fly Good Feel Good” diye görünce bu nedir diye bir bakayım dedim. Hay bakmaz olaymışım! THY Müşteri Hizmetleri ile muhatap olmam gerekti, Türkçe bilmeyen veya anlamazlıktan gelen birileriyle iletişim kurmaya çalışmak nasıl bir işkence anlatamam. Dediğim gibi inişe geçtiğimiz için kulaklıkları da boşuna açmadım, alt yazı ile baktım. Ayrı yazılması gereken -de -da eklerinin bitişik, bitişik yazılması gerekenlerin ayrı yazılmasına alıştık artık. Ne kadar alışılınabilirse! CNN Türk ve NTV gibi kanallarda bile alt yazılarda yanlış yazılıyor bu ekler. Hadi onu habercilerin acelesine verip mazur görebiliriz, ne de olsa haberciler zamanla yarışıyor. THY içinse böyle bir mazaret yok maalesef. Buradaki alt yazılar sadece yanlış yazılan -de -da ekleri değil, çok daha vahim yazım hataları ile doluydu. Doluydu diyorum çünkü gerçekten dolu. İsterseniz buyrun siz bakın ve kararı kendiniz verin: -Te -Taaa! Doğrusunu yazmama gerek var mı bilemiyorum ama yazayım: “bulundurmak da”! “Yanınızda yedek kıyafet bulundurmakta fayda var” dense doğru olurdu tabii ![]() -De -Da! Ayrı mı bitişik mi? İşte bütün mesele bu. -Mı -Mi? Bakınız TDK Yazım Kuralları Soru Eki mı / mi / mu / mü’nün Yazılışı "Bu ek gelenekleşmiş olarak ayrı yazılır ve kendisinden önceki kelimenin son ünlüsüne bağlı olarak ünlü uyumlarına uyar." Rakamların Yazılışı Şimdi... Gündelik yazışmalarda ben de aynen böyle yazıyorum. 100 diye rakamla yazmak daha net gösteriyor söyleneni. Ancak doğrusunun “yüzer” diye yazılması gerektiğini biliyorum. Bu alt yazıları yazanınsa bilmeden kullandığına eminiz sanırım. TDK Sayıların Yazılışı sayfasında onuncu maddede belirttiği üzere: “Üleştirme sayıları rakamla değil yazıyla belirtilir: 2’şer değil ikişer, 9’ar değil dokuzar, 100’er değil yüzer vb.” Bir şeyin doğrusunu bilerek kullanmak başka, bilmeden kullanmak başka. Gündelik yazışmalarda kullanmak başka, resmi bir kurumun, üstelik Türk Hava Yolları gibi Türkiye'yi temsil eden bir kurumun alt yazısında kullanmak bambaşka. Kesme İşareti Bu alt yazıları yazanın kesme işaretinden de haberi yok belli ki! Ne tarafa bakıyoruz? Bu alt yazı hatası değil aslında. Ama "Karşınıza dönün" biraz tuhaf bir cümle olmuş. Ne tarafa dönüktük ki normalde? Bey/Hanım... Bey/Hanım büyük harfle yazılır. Başka bir tarafta büyük harfle yazılmış aslında Ali Bey. Belki de bilmediği için birinde büyük harf diğerinde küçük harf kullanayım hangisi tutarsa artık diye düşünmüş olabilir bunu yazan. Savsaklık Bir de savsaklık olan hatalar var. (Türkçe sözlükte savsaklık diye bir kelime olmasa dahi izninizle ben kullandım ;) Ben yazdığım her şeyi en azından on kez okuyorum. Tamam, beşer şaşar; hepimiz insanız, hata yaparız. Hatta bazı hatalara kör bile olabiliriz, kaç kez üstünden geçseniz yine görmezsiniz; olabilir. Ama bu hatalar öyle kabul edilir ve yenilir yutulur cinsten değil. Gerçekten değil. Ben sayfalarca detaylı analiz yazısı yazıyorum, benim yaptığım işi kontrol eden, edebilecek ekibim yok, benim bile tüm bu sayfalarda bu kadar hatam yoktur eminim. "Hoş geldiniz", "Hoş bulduk" gibi ayrı yazılması gerekirken bitişik yazılan yanlışlara da takılmıyorum. Ne de olsa eskiden bitişikmiş; eski kuralları halen aynı şekilde devam ettirenler var. Ve açıkçası insanların kurallar üstünde inisiyatif hakkı olması gerektiğine de inanırım. Ancak ne ayrı yazılması gerekirken bitişik yazılıp üstüne bir de -te -ta'ya çevrilen ekler ne de buradaki yanlış kelimeler gerçekten kabul edilir, yenilir yutulur yanlışlar değil. Değil. Kısacık metinlerde bunca çok yanlış olması özensizlik, bilgisizlik ve kapasitesizlik göstergesinden başka bir şey değil. Türk Hava Yolları- Türkçenin yüz karası. Türk Hava Yollarısınız siz. TÜRK Hava Yolları. Türkçe bilmeyen Türk Hava Yolları! 2017 yılı Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığının himayelerinde Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu ile Türk Dil Kurumu öncülüğünde "Dilimiz Kimliğimizdir" alt başlığı ile “Türk Dili Yılı” olarak ilan edilmiş. Türk Hava Yollarının bu şahane (!) alt yazıları bu özel yılda yapmış olması da yapılan hatanın üstüne harika bir tüy dikmiş.
Türk Kızılayı ile “Türkçenin Kan Kaybına Dur Diyelim” posterleri yapılmış. İyi güzel de görünen o ki çok geç kalınmış. Yukarıdaki örneklerin gösterdiği gibi Türkçe kan kaybından ölmüş durumda. Ardından ağlayanları var, bir avuç. Ruhuna El Fatiha... Not: Bu yazıyı yazmamak için çok uğraştım aslında. Türk Hava Yolları benim gururumdu, onların adına leke sürmek istemedim. Ama gerçekten çok uğraştırdılar ve beni bunu yapmaya zorladılar. THY Türkiye'nin bayrak taşıyan hava yolu! Bayrak taşıyorlar bir de. Bu da bu hataların üstüne başka bir tüy. Buraya kadar okumuş ve okuduğunu anlayanlara sesleniyorum. "Like" yetmiyor. Bunlar sıradan yanlışlar değil, en başta olmaması gereken, affedilemez hatalar! THY zaten tabiri caizse hiç "tınmadı", eğer sizler buna skandal muamelesi yapıp yaymazsanız, bu yazıyı sosyal medyada paylaşmazsanız "Ha, bak gördün mü? Bu kadın bir tek kişi ve ondan başka da hiç kimse aldırmıyor," diye düşünerek kendini iyice üstün görecek, yanlışlarını affedilir, kabul edilir görecek. LÜTFEN PAYLAŞINIZ! THY Müşteri Hizmetleri Yılan Hikayesi... Dokuz Köyden Dövülerek Kovulmak... |
|