Avukatlık ve Doktorluk
“Haklı olan, davasını kazanan taraf neden avukat ücreti ödüyor?” sorusuna cevap verebilecek bir avukat arıyordum. Bir sitede Avukat Engin Oğuz'un başka birisinin benzer sorusuna cevabını buldum. İmla hatalarını düzelterek aynen aktarıyorum:
“Avukatın kazandırdığı alacağın kendisidir. Profesyonelce takip edilmeyen alacak tahsil edilmeyebilir. Doktora gittiğinizde mutlak surette cebinizden para bırakırsınız size kazandırabileceği eski sağlığınızdır veya hayatta kalmanız için yapılabilecektir. Eskiden de böyleydim zaten daha iyi edemedi ki diyemezsiniz, ya da eski sağlığıma kavuşmadım da diyemezsiniz hatta ölebilirsiniz "ulen hem para mı aldı hem tahtalı köyü boyladık" da diyemezsiniz. Kısacası ücret verilen emeğin mesainin karşılığıdır. Avukat kazandırmaktan ziyade kurtarma gayreti ve hedefi güder. 10.000 veya 100.000 lirada avukatın ücreti yüksek görünebilir düşük meblağda da düşük görünebilir. Ancak azalan oran söz konusudur. 100.000 liralık bir alacakta avukatın payı %10'u bulmaz. Şimdi 90.000 lira size teslim eden avukata 10 bin lira çoktur denemez. "Karşı taraftan da alıyor ama" diyebilirsiniz ama borçlunun da cebinden çıkan 100 bin lira borç için 10 bin lira avukat ücretidir. İşleyen faizler çek tazminatları icra masrafları karşısında vekalet ücreti yine de düşük kalır. Avukatlık ücretinde azalan oran söz konusu iken harçlarda sabit oran söz konusudur. Başlangıçta alınan binde beş peşin harç, takipten sonra tahsil durumuna göre sabit %12'lere varan harçlarda azalan oran geçerli değil bildiğim kadarıyla. Yine gelir vergisi, KDV, ve muhtelif vergiler vergi oranları %60 ları geçerken avukatlık ücretini çok bulmamak lazımdır hesaba katıldığında...” Bu cevabı görünce bir an “İşte bu işi düşünmüş ve cevabını bulmuş biri” diye düşündüm. Ancak palavra tabii! Mafyadan mı bahsediyoruz burada adalet sisteminin bir parçası, adalet, hak, hukuk adına yemin etmiş avukatlardan mı?
Mafya babasına gitsek paramızı tahsil etmek için onun kendine pay alması beklenir tabii. Adam bedava iş yapmıyor, yapmaz sonuçta. Yukarıdaki "avukat" Engin Oğuz mantığı ile paramı almamı sağladığı için benden para talep eder. Haklıdır da. Ve fakat avukatlara ne oluyor kuzum? Avukatlar zaten karşı taraftan ücret alıyor, hiçbir günahı olmayan kişinin parasını niye hak ettiğini düşünüyor? Adalet bu mu? Birisi size kazık atmış, paranızı geri almak istiyorsanız bir de avukata para ödemek zorundasınız. Böyle adalet mi olur? Veya soru şu: Biri eşeklik yaptı, sözünü tutmadı, sorumluklarına uymadı, size borcunu ödemedi. Kim cezalandırılmalı? Kim ekstra bedel ödemeli? Haksızlığa uğramış mağdur kişinin bir de üstüne para harcaması gerekmesi adalet mi? "90.000 lira size teslim eden avukata 10 bin lira çoktur denemez"miş! Niye? 100.000 TL benim hakkım. Birisi hakkımı vermeyince neden bu 100.000'in 10.000'in kendi hakkın olduğunu düşünüyorsun? "Karşı taraftan da alıyor ama" diyebilirsiniz ama borçlunun da cebinden çıkan 100 bin lira borç için 10 bin lira avukat ücretidir." E o borçlu sözünü tutmamış, yanlış davranan o. Doğru davranmasının sağlanması için ne gerekmişse ödesin tabii her ücreti! Nasıl ki kaybeden taraf mahkeme masraflarını ödemekle yükümlü tutuluyorsa avukatların ücretinin tamamının da yanlışı yapan, davayı kaybeden kişi tarafından üstlenilmesi gerekir. Nokta! Parası iç edilip haksızlığa uğramış biri parasını geri almak istiyorsa adalet sistemine para yatırıp bekleyecek de bekleyecek ki dava sonuçlansın. Sonrasında, hadi kazandı, parasını tahsil edebileceğinin garantisi bile yok. Hadi bir araca haciz koymayı başardınız diyelim. Benim bir davalının motosikleti varmış mesela, haciz konuldu. Üstünden bir sene geçti, İcra dairesini arayıp "E bu araç yakalanmıyor mu?" diye sordum. Hahahaha! Adamcağız çok yardımcı oldu ve gayet anlayışlı açıkladı şimdi hakkını vermeliyim. Güldüğüm "adalet" sistemi. "Şimdi bizim sistemde devlet sizin adınıza tahsil yapmıyor. Eğer yakalanmasını istiyorsanız 3.000 TL yedi-emin ücretini ödeyip yakalama emri çıkartacaksınız." Ben dumur oldum tabii. Motosikletin o kadar para edeceğinin bile garantisi yok. Biraz daha para yedireceğim yani sisteme! "Daha fazlasını söyleyemem, yetkimi aşar, bir avukatla görüşün," dedi icra müdürü. Sistem acınılası, zavallı, gülünesi. "Ha sen paranı mı kaptırdın yavrum?" diyor, "Gel bana. Bana şu paraları ver, çarkımızda avukatlar da var, onlara da şu paraları ver, sonra sürün bakalım biraz, dava sonuçlarını bekle. Bekle ki doğru karar çıksın. İşin içine hamuru bozuk, kusurlu, beceriksiz birkaç insan daha katacağız. Ama merak etme, istinaf yollarımız filan uzun, bir sürü şansın var. Sonra şansına bunları atlatıp kazanırsan bize biraz daha para yatır, belki geri alırsın bir gün paranı." Resmen inanılır gibi değil! "Adalet" vadedip, sana kazık atandan paranı geri almak istiyorsan gel bize de para vereceksin diyorlar. Tüm bu süreçte onlar paralarını almayı garantilemişler, yoksa dava açılmıyor bile. Ama senin en başta hakkın olan paranı alacağının garantisi yok! Oh ne ala iş! Ne güzel düzen kurmuşlar. Lanet olsun böyle "adalet"e! Adalet Bakanlığı değil, "Adalet çarkını ve avukatları besleme bakanlığı" olmalı onun adı. Bu dünyada adalet filan yok. Kandırmışlar bizi. Sizi de kandırmalarına izin vermeyin! Sahte adalet kavramı, sahte güvenlik kavramı... Dünya bunlar üstüne kurulu. Bu palavraları bize yutturuyorlar, biz de "Ah, bak ne güzel adaleti sağlamak, hakkımızı almak için yolumuz var," diyerek tıpış tıpış düşüyoruz onların tuzağına. İyi örmüşler ağlarını. Doktorlukla Kıyaslama Öncelikle avukatların ödedikleri vergiler konusunda bir yorum yapamayacağım ama açıkçası sıradan çalışandan, memurdan kesilen vergilerden çok da fazla olduğunu sanmıyorum, yanılıyorsam düzeltip bilgilendirmenizi rica ederim. Sonralıkla, Engin Beyin verdiği cevaba katılmıyorum. Örneğinin neden yanlış olduğunu şöyle açıklayayım: Bir hastalık durumu ile -yani doğadan veya yapıdan kaynaklanan, eğer inanıyorsanız Allah'ın takdiri diyeceğiniz, kimsenin elinde olmayan ve karşı tarafın yanlışını, kötü niyetini, kastını, çıkar gütmesini içermeyen bir olayla iki insan veya kurum, yani iki ölümlü taraf arasında imzalanmış, yine ölümlü bir insan grubunun bilinçli bir şekilde karar verip ortaya koyduğu kurallara uymama durumunu kıyaslıyorsunuz. Doktorun elinden sizi iyileştirmek gelir veya gelmeyebilir, avukat ise kanunları bilmekle yükümlüdür ve işini sorumluca takip etmeyerek haklı davanızı haksıza çevirmemelidir. “Adalet Üstüne” yazım size avukatlık ücretlerinin ne kadar abes olduğunu açık ve basit bir örnekle gösterir sanırım. Avukat ücreti sadece ve sadece haksız bulunan, borçlu tarafın ödemesi gereken bir şeydir. Nokta. Ha “tek taraftan alınan ücret az olur, emeği karşılamaz” dersiniz o ayrı. Bu durumda yapılacak şey haksız bulunan, borçlu, “yanlış”ı yapan tarafın ödemesi gereken bedellerin arttırılmasıdır. Bu açığı hiçbir yanlışı olmayan bir tarafın ödemesini savunmak değil. Doğrusunun ne olması gerektiğini “Avukatlara Açık Mektup”ta açıkladım: Dediğim gibi, doktor örneğiniz tutmuyor. Allah, veya evreni yaratan hangi güç ise, bize ne mükemmel sağlık vadetmiş, ne bir şey. Sizin gibi “Adalet bakanlığım var” demiyor, “Ben adilim ve son yargılayıcıyım” demiyor. Yani kutsal kitaplardaki “Allah” bunu diyor tabii de bunu bu dünyada vadetmiyor. Sağlığınızı kaybetmenizin sorumlusu bir insan değil. Yani eğer insansa o yine dava konusu olup sizin alanınıza giriyor. Sizi iyi etmesi beklenen doktorun mucize yaratması beklenemez. Ama sizin, kendi kurduğunuz düzende, kendinize “adalet” sözünü yakıştırmışken adaletli davranmanız beklenir. Beklenen budur. Onun yerine gayet adaletsiz bir şekilde haklı olanı da bedel ödemeye ve mağdura bir de siz tekme atıp bir de siz mağdur etmeye kalkarsanız olmuyor. Olmuyor. Adalet sahibi bir anne-babanın yapacağı kardeşi çağırıp “Doğru mu çocuğum? Bak böyle anlaşma yapmışsınız, sözünü tutmak en temel kavramlardan biridir, şunu ödemen gerekiyordu, ödedin mi?” diye sorması beklenir. Çocuk “Ödedim” deyip bunu kanıtlayamıyorsa da ona neden ödemediği sorulup araştırılıp, gerekiyorsa karşılıklı uzlaşma sağlanarak ödetilir. İnsanların erdemli bireyler olması, birlikte huzur içinde yaşamaları aynen bu şekilde sağlanır. Ben size söyleyeyim... Kendimi medeni ve genelde sakin bir insan olarak görüyorum. Hayatımda şiddete özel bir eğilimim yok. İyi ve yardımsever biri olduğum da söylenebilir. Dediğim gibi, bir mafya bulup kadını ayağından vurdurtamasam da bu sistem bende gidip kadının saçlarından tutup evden attırma isteği uyandırıyor. Bu kadar basit bir konuda, ben bile, üstelik aç açık değilken, o kiraya özellikle ihtiyacım yokken, ortada öz varlığımı veya sevdiklerimin varlıklarını tehdit eden bir durum yokken böyle hissediyorsam, dünyadaki bir sürü fakirlik ve eziklik içinde, hayatında en temel şeyleri sağlayamayan insanların şiddete başvurmasından daha doğal bir şey olamaz. Tabii, dünyanın düzenini böyle kurup bir güç savaşı oyunu yaratmışsınız. Kendiniz oynayın, beni zorla dahil etmeyin bu bozuk oyununuza. “Avukat tutmadan yap” diyeceksiniz. Yapayım, gerçekten yapayım. Ama bir, ben yurt dışında yaşıyorum, sırf onun için oraya mı gelmem gerekiyor? Neden? Yurt dışında yaşamasaymışım mı madem? Yabancı bir adamı sevmeseymişim madem? Bulduğum en harika erkek bile olsa ileride başıma böyle abuk bir sorun gelebilir diye evlenmesemiymişim? Evlendiysem bunun bedelini ödemek müstahak mı bana? Hadi geldiğimde yapayım ama o da bir kere ile bitmiyor ki... Süreler için orada olmak durumundayım, kimbilir kaç dava için onların belirlediği tarihlerde orada olmak zorundayım. El insaf! Bunun dışında asıl daha önemli bir çekincem daha var. Baba yazmış da yazmış. Şu şu kadar sürede şunu şunu yapman gerek, ihtarının şu şu formatta olması gerek, şu şu detayı içermesi gerek. Küçücük bir şeyi atlarsan “Ah kaybettin!” deyip sana bir de hareket çekecek! Haklıyken pisi pisine kaybetmekten korkuyorum. Baba öyle ince detaylı yazmış ki yıllardır bu işin içinde olan avukatlar bile bilmeyebiliyorlar ve onların hatası yüzünden dava kaybedip bedel ödemek zorunda kalabiliyorsun. Hayır bir de babanın yazdıklarını bir kere okuyup hatmetmekle de bitmiyor. Baba öyle cin ki, zırt pırt yazdığını değiştiriyor ve “Şimdi böyle, buna uyacaksın” diyor. E el insaf! Gerçekten el insaf! *** Adalet üstüne devam... Avukatlara Çağrı |