Avukatlara Çağrı
İçinde kiracı olan bir ev satın aldım, kiracı kirasını ödemediği gibi yazdıklarıma da telefonlarıma da cevap vermedi. Mecburen bir avukat tuttum. Avukata vekalet çıkarttıktan ve ücretinin bir kısmını ödedikten bir süre sonra bana bir sözleşme gönderdi. Oydu da buydu da şuydu da... Elbette kendinin hazırladığı ve temelde kendini garantiye alan, ve görünüşe göre benim ona karşı hiçbir söz hakkım olmayan bir sözleşme. Biraz çekinerek de olsa, “Bu kadar detaya girilmişse ben şahsen dava avukat hatası nedeni ile kaybedilirse avukat ücretinin iadesini beklerim sanırım” dedim. Ve dememle birlikte kızılca kıyamet koptu!
Avukatım “DAVA, AVUKAT HATASI NEDENİYLE KAYBEDİLİRSE PARANIN İADESİ NE DEMEK? AVUKATLIK TARİHİNDE DUYULMAMIŞ, GÖRÜLMEMİŞ BİR ÖNERİ BU....” diye büyük harflerle cevap vermiş, yani çemkirmiş bana. Bak bak bak şu işe! Olacak iş mi benim gibi densizin dediği? (!) (Bu bir ironidir. Ciddiye alacak olan çıkarsa diye not düşeyim.) Öncelikle ve sonralıkla... Bir şeyin görülmemiş duyulmamış olması beni ilgilendirmiyor. Hem de hiç mi ama hiç ilgilendirmiyor! Öyle ilgilendirmiyor ki anlatamam. İnsanlar bunun gerçekten bir argüman olduğunu mu düşünüyorlar? “Görülmemiş duyulmamış.” Demek ki şimdiye kadar bir akıllı çıkıp dememiş. Siz deyin, biz diyelim o zaman. Bir şeyin duyulmamış olması duyulmayacağı anlamına mı gelmeli? Bir şeyin görülmemiş olması görülmeyeceği anlamına mı gelmeli? Üstelik de iyi, doğru, hakkaniyetli bir şeyse neden duyulmayacak neden görülmeyecek? İnsanların “yasal” veya uygulamanın belli bir şekilde olduğu nedeni ile savunma yapmalarına, bir şeyin hak ve adalet olduğunu iddia etmelerine şaşıyorum. Böyle bir zihniyetle yanlışlar nasıl düzeltilir? Ha, hani çok mükemmel, sorunsuz bir dünyada yaşıyor oluruz da dersiniz, edersiniz bu lafları. Ve bencilliğin daniskasına bakar mısınız! Bu avukatın ne kadar bencil gözüktüğünün farkında olduğunu hiç sanmıyorum. Diyor ki... Yine büyük harflerle... "DİYELİM Kİ KAYBETTİK...(BU KAYBEDİLECEK BİR DAVA DEĞİL DE) BENİM HARCADIĞIM EMEK, DAVALININ YABANCI KİMLİK NUMARASINI BULMAM İÇİN İLİŞKİLERİMİ KULLANMAM, SİZİ BİR TAKIM KULAKTAN DOLMA BİLGİLERİNİZİ DÜZELTEBİLMEK İÇİN HARCADIĞIM ZAMAN, BU DAVAYI HANGİ DURUMLARDA KAZANIRIZ VE OLASILIKLAR NEDİR ÜZERİNDE KAFA YORMAM... YANİ ÇALIŞMAM...... BUNLARIN HİÇ DEĞERİ YOK DEĞİL Mİ SİZCE??? BUNUN BİR EMEK OLDUĞUNU KABUL ETMİYOR VE KARŞILIĞININ OLMADIĞINI DÜŞÜNÜYORSUNUZ.... Şimdi... Sanki çok kafa yormasını gerektiren çok komplike bir konuymuş gibi... Bahsettiği noktaların hepsine bir bir cevap da veririm aslında. “Hatta vereyim” diyecektim ama konunun özünden çok da sapmayayım. Bir başka sefere belki... Benim söylediğim onun yaptıklarının bir emek olmadığı veya karşılığı olmadığı anlamına nasıl geliyor anlamak mümkün değil. Onun söylediğinin ne anlama geldiğine bir bakalım isterseniz: Yani ona göre onun hatasının bedelini bir başkasının ödemesinin hiçbir mahsuru yok anladığım kadarıyla. Onu demek istiyor herhalde? Yoksa dava kaybedildiği için benim açımdan boşa gidecek, ve dahi ONUN HATASINA RAĞMEN benim ona yine de ödemekle mükellef olduğuma inandığı ve eğer karşı taraf avukat tutmuş ise bir de onun avukatına ödeyeceğim para emek karşılığı kazanılmış bir para değil mi demek istiyor?? Yoksa benim paramın (yani müvekkilin parasının) boşa gitmesinde bir mahsur yok, "avukat hata da yapsa harcadığı zamanın karşılığını almalı" mı demeye getiriyor? “Boşa gidecek bir para ve emek varsa, hata yapmış olsam da benim param ve emeğim değil başkasınınki olsun” diyor bu yüzsüz avukat. Dediği aynen bu. Bencilliğin daniskası! Onun hatası yüzünden kazanacağım davayı kaybedersem benim kaybettiğim zaman ve para konusu onun hiç umurunda olmuyor. Varsa yoksa onun harcadığı zaman ve emek... Onun hatası yüzünden benim kaybedeceğim zaman ve bana harcattıracağı para gavur parası! Ona göre benim ona ödediğim ödeyeceğim para bir emek karşılığı elde edilmiş bir para değil ve hiçbir anlamı yok. Kusura bakmayın çüş ki ne çüş! Ben böyle bir insanla çalışamam. Üstelik eğer karşı taraf avukat tutmuş ise bir de haklı iken sadece kendi avukatımın değil, karşı tarafın da avukat ücretini, üstelik fahiş Barolar Birliği ücret tablousu üzerinden ve faizi ile ödeyeceğim. Benim avukat bunu hak ve adalet duygusuna sığdırıyor anladığım kadarıyla. “Eğer sizin hatanız yüzünden dava kaybedilse benim yine de size ücret ödemem gerektiğine inanıyorsanız, bu parayı hakkınız olarak görecekseniz, ve bu sistem bu hali ile sizin hak ve adalet anlayışınıza sığıyorsa alın elbette. Bu işten sonra sizinle bir daha ilişkim olmasını istemem,” diyecektim ama vazgeçtim. “Yani size göre sizin hatanızın bedelini bir başkasının ödemesinin hiçbir mahsuru yok mu? Onu mu demek istiyorsunuz? Yoksa davayı kaybetsem bile benim size ödemekle mükellef olduğum ve eğer karşı taraf avukat tutmuş ise bir de onun avukatına ödeyeceğim para emek karşılığı kazanılmış bir para değil mi demek istiyorsunuz??” diye sormayı tercih ettim. Cevap alamayacağımı bildiğim sorular sormakta üstüme yoktur ;) "ÇÜNKÜ GERÇEKTEN MESLEĞİMİZE BAKIŞINIZDA SORUN VAR." Tüm ve tek sorun benim onun mesleğine bakış açımda yani? Onun mesleğinde ve adalet sisteminde hiçbir sorun yok! Sorun benim bakış açım; avukatlık mesleği ve/ya adalet sistemi değil. Öyle mi?? Bir de tüm bu sözlerinin ardından “Ben işini iyi yapan bir avukatım ve bana güvenilmesini isterim...” demiş! Ona güvenmemi bekliyor. Ama kendi bana güvenmiyor ki kendini güvene almak için anlaşma imzalamak istiyor. Elbette onun tarafından hazırlanmış, benim imza atmam beklenen bir anlaşma. Benim madde eklemem söz konusu dahi olamaz. Hele de dava avukat hatası nedeniyle kaybedilirse onun aldığı ücreti geri ödemesi söz konusu dahi olamaz. Duyulmuş şey mi?!! Birileri duyacak. Birileri bir gün daha çok duyacak. Bu düzenin böyle devam etmesi beklenemez. Sistemler değişir. Hele ki bu kadar çarpık bir sistemin zaten değişmesi gerekir. Çarkın içindeki bu avukata bu kadar hayret verici gelen şey bana çok doğal geliyor. Düzen böyle değilse bile, bana bariz bir şekilde “olması gereken” diye gözüken bir şey için özür dileyecek değilim. Tam tersine düzen özür dilemeli ve değişmeli. Bu avkat... -Bunu yanlışlıkla yazdım ama belki böyle kullanmalıyım. Çünkü bu kişi avukat unvanını hak etmiyor, benim bildiğim avukat adaleti savunan kişiye denir, denmeli. Sırf kendi alacağı parayı düşünen kişiye avkat diyelim. Nitekim av peşinde olan kişi diye de bakılabilir, uygundur.- Bu avkat kendine güvenilmesini istiyor idiyse güvenilir şekilde davranmalıydı. Asıl ironik kısmı da şu: Eğer o kendisine güveniyor olsaydı “Bu avukatlık tarihinde duyulmuş görülmüş şey mi?” diye bana saldırmak yerine “Bu avukatlık tarihinde duyulmuş görülmüş şey olmasa da, evet eğer benim hatam yüzünden kaybedilirse avukat ücretimden vazgeçeceğim gibi karşı tarafın avukat ücretini de ödemeyi taahhüt ediyorum” diye resti çekerdi. Ben olsam öyle yapardım. “Ben iyi ve güvenilir bir avukatım” dedikten sonra “O nedenle öyle bir hata yapmayacağıma da güveniyorum ve böyle bir şey duyulmamış görülmemiş de olsa evet, eğer benim hatam yüzümden dava kaybedilirse sizden aldığım avukatlık ücretini geri iade edeceğimi taahhüt ediyorum” demesini beklerdim. Ondan sonra kendine iyi ve güvenilir bir avukat olarak davranılmasını beklemeye hakkı olurdu. Ki, kendisinin de dediği üzere bu kaybedilecek bir dava değil. Yani ondan beklediğim atla deve değil, çok riskli bir iş üstlenmesini talep etmiyorum. Bu kadar basit ve düz bir davayı kaybedecek kadar eline yüzüne bulaştırırsa bana bedel ödetmemesini istiyorum sadece. Bu kadar aşırı ve kabul edilemez bir şey mi yani bu yaptığım?? Üstelik kazanmayı taahhüt etmesini filan istemedim. Yani hakimler yanlış karar verir, hiçbir avukat ne kadar düz dava olursa olsun hakim kararı üstünden kendi elini taşın altına koymak istemez. Amenna. İstediğim, hani bir itiraz süresini geçirmek, yanlış mahkemeye başvurmak vs tarzı çok açık ve net bir şekilde onun hatası olursa kendimi güvenceye almaktı. O kadar. Daha önceki yazışmalarımızın birinde “Daha adil ve işlevsel bir hukuk düzeni kurmak için harekete geçme sorumluluğu avukatlara düşmektedir” demiştim de bu avkat bana “Hukuk düzeninin adaletsizliği konusunda da biz avukatları sorumlu tutmayın” diye cevap vermişti. Sonra onu daha okuduğunu anlayamayan biri olarak görünce ben kabahatli oluyorum ya neyse... “Avukatları sorumlu tuttuğum konu adalet düzenini iyileştirmek için harekete geçmekti,” dedim. “Çünkü gelirse bu işin içinde olan ve belki de ceremesini en çok çeken kişiler olarak siz avukatların elinden bir şey gelebileceğine inanıyorum. Bir şeylerin içeriden değiştirilmesi daha kolay ve mantıklı.” Çağrı Aslında söylediğim o kadar da duyulmamış görülmemiş bir şey değilmiş. Ben de biliyorum elbette, hata yapan avukatları baroya şikayet etme hakkınız var. Ama tabii o da meşakkatli bir iş. Üstelik o da ayrıca ücrete tabi! İnsanlar durup dururken şikayet etmesin istiyorlar anladık ama öyle bile olsa, bari şikayetiniz haklı bulunduğu zaman o ücreti avukattan alıp size geri verseler. Avukat hatası mağdurları yedikleri tekme yetmiyormuş gibi bir tekme de barodan yiyor ve bir kez daha mağdur ediliyorlar. “Ha, siz avukatı dava edin, sonra onun sigortası varsa ödesin veya çıkmaz ayın son çarşambası avukata cezasını veririz. Belki.” Özetçesi: “Yerse...” Yani bir bilinmez için onca emek, para ve zaman harcamayı göze alırsanız. Başka bir avukat arkadaşa danıştım. “Hiç bir mahkeme kararında avukat hatasından bahsedilmez ancak davanın ispat edilememiş olması gibi yuvarlak ifadeler kullanılır,” dedi. “Hukuk pozitif bir bilim dalı olmadığından aynı konuda yargıtayın farklı daireleri farklı kararlar verebildiği gibi aynı daire farklı tarihlerde farklı kararlar verebiliyor. O yüzden hukuk genel kurulu kararı diye bir içtihat türü var. Farklı dairelerin görüş ayrılıklarını gideriyor. Böylesi 'görece' kararların adeta cirit attığı bir hukuk sisteminde hiç bir meslektaş kolay kolay hatasını kabul etmez.” Tamam etmesin. Ama “davanın ispat edilememiş olması” ifadesi olan mahkeme kararlarında avukatı direkt bir manevi tazminat cezasına çarptıran bir hüküm de olsun. Böyle bir uygulama getirilsin. Vatandaş zaten “adalet” sisteminde mağdur ediliyor, bir de avukatın mağdur etmesine imkan tanınmasın. Avukat-müvekkil sözleşmelerine “Ben işini özenle yapan iyi bir avukatım ve iş takibinde avukat hatası ve/ya ihmali yüzünden kaybedilen bir dava olursa kendi avukat ücretimden vazgeçtiğim gibi karşı tarafın avukat ücretini ödemeyi de taahhüt ediyorum” diye bir madde koyarak öncülük yapacak avukatlar aranıyor. Hatta bu maddenin mecburi tutulmasını yasalaştıracak kanun koyucular, milletvekilleri aranıyor. *** Adalet üstüne devam... Kendini doktorlarla kıyaslayan avukatlara... Ve Avukatlara Açık Mektup |