Yasalar ve Adalet
“Eğer kanunlar adaleti sağlamayacaksa, neden varlar?” Zeynep Gülin De Vincentiis
Konu: Adalet Bakanlığı'nın adını “Avukatları ve Hukuk Sistemini Besleme Bakanlığı” olarak değiştirme ve kadılık sistemine geri dönme istemidir. Olayın özeti basit: İsmi lazım değil, bir gazete yazımı aldı, kesip kırparak yayınladı, para da vermedi. Ne oldu? Bir avukata gittim. Bana kalsa sıradan vatandaş aklımla bir gazete sahibine, bir de editöre dava açardım. Sonuçta paramı vermeyen gazete, yazımı kırpıp, afedersiniz tabiri caizse ırzına geçen editör. Avukat dedi ki “Gazetedeki künyede editörün tüm üstündekiler sorumlu.” Yanlış bilgi vermiş. İşin maddi değerini biliyorum aşağı-yukarı. Piyasadan haberim var. Yazımın hunharca katledilmesinin benim üstümde yarattığı manevi rahatsızlığa kim değer biçebilir? Aslına bakarsanız sadece ben. Hadi kötü niyetle kullanılabilir, suistimal edilebilir diyelim bu durum. O nedenle hakim biçti. Avukat bana demişti ki “Manevide yüksek isteyebilirsin, reddedilse de bir ücret ödemezsin.” Yine yanlış demiş. Bunun üstüne olaylar gelişir. İstenen 400 TL maddi, 3.000 TL manevi tazminattır. İki sene sonra karar çıkar, 400 TL maddi, 400 TL manevi tazminat kazanılmıştır. Ve ondan da iki buçuk sene sonra temyiz sonucu ile son karar gelir. Avukat ücretleri ve mahkeme masraflarını da katarak yaşanan olaydaki genel bilançoya bakalım. Kimin cebinden ne para çıktı, kimin cebine ne para girdi? Bana paramı ödemesi gereken gazetenin cebinden para çıktı mı? Çıktı. Peki o para benim cebime girdi mi? Girmedi. Bu dava kararı ile gazetenin cebinden 5.800 TL çıkıp gazetenin avukatının cebine girdi. Yani gazete kendi avukatına para ödemiş oldu. Neden mi? Çünkü işin içinde bir traji-komik adalet konusu var: Ben bu davayı herkese karşı toptan kaybetsem sadece 2.700 TL avukat ücreti ödeyecektim. Beş kişinin ikisi sorumlu imiş. Maddi tazminatın tamamını kazandım, manevi tazminatı da kısmen kazandım. Ve bu nedenle 2.700 TL'nin üstüne manevi tazminat için ayrıca bir 1.350 TL daha ödedim. Faiziyle elbette! Bunun neresi akla mantığa sığar? Ben kazanıyorum ve kaybetmiş olsam olacağımdan daha zararlı çıkıyorum. Aslında yine şükretmeliymişim ki o yanlış dava açılan üç kişi üç farklı avukatla temsil edilselermiş, hepsinin avukatına ayrı ayrı ücret ödeyecekmişim. Neyse... Başka? Benim cebimden 3-4 sene evvel 1.200 TL bilirkişi raporları dahil, toplam 2.500 TL çıktı, çeşitli mahkeme kalemlerine girdi. Avukat kendi hatası yüzünden ödediğim avukat masrafına karşılık kendi avukat ücretini almadı. Sadece benim ve karşı tarafın icra vekalet ücretlerini talep etti. Dolayısıyla yine benim cebimden 1.600 TL çıkıp avukatın cebine girdi. Şu durumda, bir şey üretip hiç para almayan? Hatta üstüne para kaybeden? Bir ben varım. Hadi kabul ettim. Avukatın hatasının, yanlış açtığı davanın bedelini benim ödemem gerekiyor. Benim davam ne de olsa. Veya “Avukatı şikâyet et” diyecek olursanız, baroya şikâyet dilekçesi vermek de parayla vatandaş! Artı, eline ne geçecek sanıyorsun? Yıllarca daha cevap bekleme ve daha fazla rahatsızlık dışında? Hem diyelim ki avukatım hiç hata yapmadı. 400 TL manevi ve 400 TL manevi tazminat açtık ve tamamını kazandık. Bu durumda genel bilanço nedir? Tamam, ödediğim masrafları geri alacaktım. Ama düşünün bir, gazetenin bana ödemediği 400 TL için benim cebimden en başta 2.500 TL gibi bir rakam çıkması gerekiyor! Bu ne biçim mantıksa... Yaptığım işin ücretinden belli ki düşük rakamlarla hayatını idame ettirmeye çalışan biriyim. Ve de dört buçuk yıl! Dört buçuk yıl bekledim bir sonuç alabilmek için. Kanunlara baktığınızda görürsünüz ki dava açmak için, temyiz için, icraya itiraz için hep belli itiraz süreleri var. Neden var? Eh olacak elbet; adalet sonsuza kadar seni bekleyemez. E iyi de, nasıl vatandaş ve mağdur olarak bizim başvuru sürelerimiz var ve bunları geçirirsek hakkımızı kaybetmiş sayılıyoruz, hukukun da bir davayı sonuçlandırmak için belirli bir süresi olması lazım değil midir? Sonuçta bütün o süreçteki faizi, yani onların gecikmesinin bedelini biz ödüyoruz. Neyse, biz yine hesaba dönelim. Haklıyım ve açtığım davanın tamamını kazandım dedik. Gazetenin cebinden 7.000 TL çıkacaktı; ama bu sefer kendi avukatlarının cebine gitmeyecekti de 2.500'ü mahkeme kalemlerine, 4.500'ü benim avukatımın cebine girmiş olacaktı. Peki benim maddi bilançoma bakalım sonuç ne olacaktı? Ne kazandım? 800 TL. Yasal olarak avukatıma ödemem gereken ücret ne? 2.700 TL, artı 1.100 TL icra. Üstüne de faizi elbette. Avukatlar için dönen rakamlar nerede ben garibana layık görülen rakamlar nerede?! Benim cebime yine hiç para girmemiş, onun yerine 4.000 TL çıkıp avukatımın cebine girmiş olacaktı. Var mı böyle bir mantık?? Olabilir mi??! Bu ne anlama geliyor bir düşünelim. Bir iş yaptınız ve işveren size ücretinizi ödemedi, unutun gitsin. Lanet okuyup geçin en fazla. Hakkınızı aramak için mahkemeye başvurmayı aklınızdan bile geçirmeyin. İyice göçersiniz. Siz kaç paralık iş yaptınız ki? Avukat ücretleri sizin kazancınızın 8-10 misli. Bu işte!... Kurumlara ve çıkarcılara gönüllerince insanları sömürme gücünü veren. Bu kanunlar, bu hukuk düzeni. Klasik soru ile “Devlet nerede?” Benim çiğnenmiş hakkımı almamı sağlamayacaksa o devletin adalet sistemi ne işe yarıyor? Bu düzende, avukat ücretleri bu rakamlar olduğu sürece, şimdi artmıştır elbet, 4.000 TL filandır. Üstüne icrayı da ekleyin, “Kurumlar seni 5.000 TL'ye kadar rahatça soyabilir” diyor resmen bu kanunlar. Öyleyse ne demeye bir Adalet Bakanlığı var? Adını “Avukatları ve Hukuk Sistemindekileri Besleme Bakanlığı” diye değiştirelim; bir sorunumuz olduğunda onlara gidip söyleyelim, onlar bizden istedikleri rakamı söylesinler, cebimizden parayı çıkarıp verelim bitsin. Bizim için de onlar için de daha kolay. Ha, denilebilir ki, baro geliri olmayanlara ücretsiz avukat sağlıyor. Teşekkür ederim, o kadar fakir fukara değilim, maalesef onların kriterlerini sağlayamıyorum. Öyleyse soyulmam mübah mı? Yine denilebilir ki, avukatsız aç davayı. Aslına bakarsanız öyle yapmış olsam kazançlıydım. Ama bazı yerlerde öyle ince detaylar, yok dikkat edilmesi gereken süreler, doğru yere başvurmalar gibi şeyler koymuşlar ki, basit aslında ama bilmezseniz saçma sapan bir şey yüzünden hükümet binalarında çok uğraştırıyorlar veya kaybetme riskiniz var. Dolayısıyla sizi avukata ve sistemin çarkına mecbur hale getirmişler. Ve asıl, hadi benim kafam az buçuk çalışıyor, okumuş etmişim, araştırıp bulabiliyor ve anlayabiliyorum... Peki sıradan vatandaş ne yapsın? Avukattan başka çaresi var mı? Maalesef... Bu saçma sapan kompleks hukuk sisteminden, avukat hatalarından, tonlarca kâğıt/yazı işlerinden mağdur olan bir tek ben değilim. Ne ilkim ne son. Ne de en fazla mağdur olan. Tam tersine en az zarar dokunmuşlardan biriyim muhtemelen. Yüz binlerce -milyonlarca değilse!- insan var yıllarca emek verdiği şeyleri, iş yerini, malını mülkünü kaybeden. Özgürlüğünü, haysiyetini, hayatını kaybedenlere hiç girmiyorum. Ha birileri faydalanmıyor mu? Faydalanıyor elbet... Hukuk çarkının dişlileri. Ben kadılık düzenine geri dönmeyi öneriyorum. Orada da yanlış kararlar verilmez mi? Sonuçta insan. Verilir elbet. Ama şu anki sistemden daha fazla adaletsiz olmayacağı kesin. Çok daha pratik ve verimli olduğu ise tartışmasız. Mesela ben kadıya gitsem ve desem ki “Beyim bu gazete benim yazımı aldı, kırptı yayınladı, bana da paramı vermedi.” Kadı ne yapacak? Çağıracak gazete sahibini ve editörünü. Diyecek “Doğru mu?” Onlar da “Evet” diyecekler, zaten inkâr etmiyorlar; gururla, göğüslerini gere gere söylüyorlar o ana kadar 104 yazarın hiçbirine ücret ödemediklerini. Yazının orijinali ile yayınlanan da aha ortada. Kadı şu minvalde bir şey diyecek: “Gazete sahibi, çıkar şu parayı şu kadına ver. Editör, sen de ya yazının orijinalini yayınla ya da bir miktar para öde yaptığının cezası olarak.” Bitti gitti. Ne aman da yanlış kişileri dava ettin cezanı çek gibi bir sorun çıktı, ne vakit kaybedildi, ne onca kâğıt harcandı, ne onca pul harç ödendi, ne onca insan müdahil oldu. Ve de hak yerini buldu. Ha, kadı bana “Ne saçmalıyorsun kızım? Gazetenin sana para ödemesi gerekmiyor, editör de istediğini yapar. Git evine otur” da diyebilirdi. Olsun; yine sinir olurdum evet ama en azından dünya para kaybetmemiş ve dört buçuk sene bu sürecin stresini çekmemiş olurdum. Cidden kadılık sistemine geri dönelim! Çok çok daha akıllıca. Not: Rakamlar net hesap üstünden yaklaşık olarak verilmiştir. Adalet üstüne devam... Avukatlara Açık Mektup |